02 Ağu 2015 18:43
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:46
30 yazar ve aydından ortak çağrı: 'Yeter! Anaları ağlatmayın'
Farklı siyasal görüş ve çevrelerden bir grup bilim, devlet ve siyaset insanı ortak bir çağrı metni yayınladı.
Suruç katliamı ve Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesiyle oluşan savaş atmosferi ve bitme noktasına gelen çözüm sürecine ilişkin bir açıklama yayınlayan 30 gazeteci, yazar, akademisyen ve aydın, barışa sahip çıkılması gerektiğini vurguladı.
Aralarında Murat Belge, Mehmet Altan, eski bakanlar Ertuğrul Günay ve Bahattin Yücel’in de bulunduğu grup, TBMM’yi tatil yapmak yerine Ankara’da toplanarak barışa ve demokrasiye sahip çıkmak için göreve çağırdı.
Açıklamanın tam metni şöyle:
“Hiçbir demokratik ülkede, savaşa girmek ya da savaşı sonlandırmak, bir örgütle silahlı mücadeleyi sona erdirmek ya da yeniden başlatmak, bir hükumetin ya da kişinin siyasal gelecek hesaplarını temel alamaz. Çünkü bu konular kişileri de, partileri de, siyasal hesap ve beklentileri de aşan, milletin tümünü ilgilendiren ‘milli ve hayati’ konulardır.
Oysa bugün, siyasi süreçler geriye doğru okunduğunda, adına “milli birlik ve kardeşlik süreci” de denilen “çözüm süreci”nin, başlamasının da, sonlandırılmasının da yegane sebep ve dayanağının, iktidar partisini vesayeti altına almış bir kişinin şahsi hesap ve hevesleri olduğu anlaşılıyor. Bu konuda baştan beri duyulan kaygılar, yaşanan son olaylarla da açıkça kanıtlanıyor.
Dün, çatışmasız bir Türkiye’nin kendisine daha büyük güç ve iktidar getireceğini düşünen kişi, “analar ağlamasın” diyerek bütün toplumdan destek isterken, bugün, çatışma ortamının azalan gücünü geri getireceği hesabını yapıyor ve -Gezi olaylarından bu yana çarpıcı örneklerini gördüğümüz gibi- anaların gözyaşı ile ilgilenmiyor.
Oysa, bugün Türkiye muktedirlerin kendi kişisel hesapları dışında, barışı ve çatışmasızlığı her zamandan çok daha fazla gerekli kılan koşullarla karşı karşıyadır. Zira, Ortadoğu’daki yangın, içeride barışa ve çatışmasızlığa olan ihtiyacımızı hiç olmadığı kadar ivedi ve öncelikli hale getirmiştir. Bu yangının sürmesi ve içeriye de yansıması Türkiye’yi gelecek yıllarda içinden çıkılması zor, giderek çözümü olanaksız yeni sorunlarla yüz yüze bırakacaktır.
Ülkeyi yönetenlerin birinci görevi, yurttaşları ezmemek, silaha ve suça yönelinmesi ortamını yaratmamak suretiyle terör eylemlerini işlevsiz, anlamsız kılmak ve buna karşın hala yapılıyorsa bu eylemlerin faillerini yakalamaktır. Terör elbette mazur görülemez ve savunulamaz. Ancak, bu tür eylemler neden gösterilerek kitlesel tutuklamalar, sonu gelmez gerginlikler, parti kapatmak, Meclis’i çalıştırmamak, kişisel hedeflere engel görülen kişileri siyasetten men etmeye kalkışmak gibi hukuku ve demokrasiyi askıya alan girişimler ve komşu ülkelerle olan gerginliğin savaşa dönüştürülmesi de asla onaylanamaz. Bu tür tutum ve davranışlar basiretli bir yönetimin değil, basiretsizliğin, ehliyetsizliğin ve yönetememenin aczidir. Ülke, böyle bir acze ve kişisel kaygılar içinde sürüklenişe terk ve teslim edilemez!
O nedenle, biz aşağıda imzası bulunan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, Geçici Hükümeti ve dayandığı siyasal iktidarı, savaş, çatışma ve onyıllardır bedelini ödediğimiz gerginlik dilinden vazgeçmeye; bütün siyasal taraf ve güçleri de masum yurttaşlarımızın büyük acılar yaşadığı çatışma ortamına son vermek ve şiddeti durdurmak için hukuk, vicdan ve sağduyu çerçevesinde içtenlikle çaba göstermeye davet ediyoruz.
Özellikle de TBMM’yi ülkenin geleceğini, kaderini belirleyecek gelişmeleri müstafi bir Hükümetin inisiyatifine bırakmamaya, bu yakıcı günlerde tatil yerleri yerine Ankara’da toplanarak, içine sürüklendiğimiz çatışma ve gerginlik ortamına, elindeki bütün yetki ve olanakları kullanmak suretiyle son vermek , barışa ve demokrasiye sahip çıkmak için göreve çağırıyoruz..”
Söz konusu çağır metnine imza atan isimler şöyle ;
Cengiz AKTAR -Doç.Dr. Siyaset Bilimci
Mehmet ALTAN -Prof.Dr. Ekonomist
Akın ATAUZ – Mimar, Şehir Plancısı
Oya BAYDAR -Yazar, sosyolog
Murat BELGE – Prof.Dr. yazar
Orhan Kemal CENGİZ – Hukukçu, yazar
Aydın ENGİN -Gazeteci, yazar
Eşref ERDEM -Ankara eski Milletvekili, yönetici
Abdulbaki ERDOĞMUŞ -Diyarbakır eski Milletvekili, ilahiyatçı
Hüseyin ERGÜN -SODEP E. Genel Başkanı
Recai ERSOY -Tıp Doktoru
Kemal F. GENÇ -Yönetici, E.Müsteşar Yrd.
Ertuğrul GÜNAY -E. Kültür ve Turizm Bakanı
Seyfettin GÜRSEL -Prof.Dr. Ekonomist
Temel İSKİT -E.Büyükelçi
Erdal KALKAN -İzmir eski Milletvekili, hukukçu
Ümit KARDAŞ -Hukukçu, yazar
Osman KAVALA -Anadolu Kültür Vakfı Başkanı
Suat KINIKLIOĞLU -Çankırı eski Milletvekili, Siyaset Bilimci
Emre KOCAOĞLU -Istanbul eski Milletvekili, T. Demokrasi Vakfı eski Başkanı
Onur Bilge KULA -Prof.Dr. Alman Dili/Ed. Öğretim Ü.
Mithat MELEN -Prof.Dr. Istanbul eski Milletvekili
Nesrin NAS -ANAP E. Genel Başkanı, ekonomist
Baskın ORAN -Prof.Dr. Uluslararası İlişkiler Öğretim Ü.
Sırrı ÖZBEK -Istanbul eski Milletvekili, hukukçu, yazar
M.Niyazi ÖKTEM -Prof.Dr. Hukukçu
Haluk ÖZDALGA -Ankara eski Milletvekili, mühendis, yazar
Ünal ÜNSAL -E.Büyükelçi
Zafer ÜSKÜL -Prof.Dr. Anayasa Hukuku, Mersin eski Milletvekili
Bahattin YÜCEL -E. Turizm Bakanı
Aralarında Murat Belge, Mehmet Altan, eski bakanlar Ertuğrul Günay ve Bahattin Yücel’in de bulunduğu grup, TBMM’yi tatil yapmak yerine Ankara’da toplanarak barışa ve demokrasiye sahip çıkmak için göreve çağırdı.
Açıklamanın tam metni şöyle:
“Hiçbir demokratik ülkede, savaşa girmek ya da savaşı sonlandırmak, bir örgütle silahlı mücadeleyi sona erdirmek ya da yeniden başlatmak, bir hükumetin ya da kişinin siyasal gelecek hesaplarını temel alamaz. Çünkü bu konular kişileri de, partileri de, siyasal hesap ve beklentileri de aşan, milletin tümünü ilgilendiren ‘milli ve hayati’ konulardır.
Oysa bugün, siyasi süreçler geriye doğru okunduğunda, adına “milli birlik ve kardeşlik süreci” de denilen “çözüm süreci”nin, başlamasının da, sonlandırılmasının da yegane sebep ve dayanağının, iktidar partisini vesayeti altına almış bir kişinin şahsi hesap ve hevesleri olduğu anlaşılıyor. Bu konuda baştan beri duyulan kaygılar, yaşanan son olaylarla da açıkça kanıtlanıyor.
Dün, çatışmasız bir Türkiye’nin kendisine daha büyük güç ve iktidar getireceğini düşünen kişi, “analar ağlamasın” diyerek bütün toplumdan destek isterken, bugün, çatışma ortamının azalan gücünü geri getireceği hesabını yapıyor ve -Gezi olaylarından bu yana çarpıcı örneklerini gördüğümüz gibi- anaların gözyaşı ile ilgilenmiyor.
Oysa, bugün Türkiye muktedirlerin kendi kişisel hesapları dışında, barışı ve çatışmasızlığı her zamandan çok daha fazla gerekli kılan koşullarla karşı karşıyadır. Zira, Ortadoğu’daki yangın, içeride barışa ve çatışmasızlığa olan ihtiyacımızı hiç olmadığı kadar ivedi ve öncelikli hale getirmiştir. Bu yangının sürmesi ve içeriye de yansıması Türkiye’yi gelecek yıllarda içinden çıkılması zor, giderek çözümü olanaksız yeni sorunlarla yüz yüze bırakacaktır.
Ülkeyi yönetenlerin birinci görevi, yurttaşları ezmemek, silaha ve suça yönelinmesi ortamını yaratmamak suretiyle terör eylemlerini işlevsiz, anlamsız kılmak ve buna karşın hala yapılıyorsa bu eylemlerin faillerini yakalamaktır. Terör elbette mazur görülemez ve savunulamaz. Ancak, bu tür eylemler neden gösterilerek kitlesel tutuklamalar, sonu gelmez gerginlikler, parti kapatmak, Meclis’i çalıştırmamak, kişisel hedeflere engel görülen kişileri siyasetten men etmeye kalkışmak gibi hukuku ve demokrasiyi askıya alan girişimler ve komşu ülkelerle olan gerginliğin savaşa dönüştürülmesi de asla onaylanamaz. Bu tür tutum ve davranışlar basiretli bir yönetimin değil, basiretsizliğin, ehliyetsizliğin ve yönetememenin aczidir. Ülke, böyle bir acze ve kişisel kaygılar içinde sürüklenişe terk ve teslim edilemez!
O nedenle, biz aşağıda imzası bulunan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, Geçici Hükümeti ve dayandığı siyasal iktidarı, savaş, çatışma ve onyıllardır bedelini ödediğimiz gerginlik dilinden vazgeçmeye; bütün siyasal taraf ve güçleri de masum yurttaşlarımızın büyük acılar yaşadığı çatışma ortamına son vermek ve şiddeti durdurmak için hukuk, vicdan ve sağduyu çerçevesinde içtenlikle çaba göstermeye davet ediyoruz.
Özellikle de TBMM’yi ülkenin geleceğini, kaderini belirleyecek gelişmeleri müstafi bir Hükümetin inisiyatifine bırakmamaya, bu yakıcı günlerde tatil yerleri yerine Ankara’da toplanarak, içine sürüklendiğimiz çatışma ve gerginlik ortamına, elindeki bütün yetki ve olanakları kullanmak suretiyle son vermek , barışa ve demokrasiye sahip çıkmak için göreve çağırıyoruz..”
Söz konusu çağır metnine imza atan isimler şöyle ;
Cengiz AKTAR -Doç.Dr. Siyaset Bilimci
Mehmet ALTAN -Prof.Dr. Ekonomist
Akın ATAUZ – Mimar, Şehir Plancısı
Oya BAYDAR -Yazar, sosyolog
Murat BELGE – Prof.Dr. yazar
Orhan Kemal CENGİZ – Hukukçu, yazar
Aydın ENGİN -Gazeteci, yazar
Eşref ERDEM -Ankara eski Milletvekili, yönetici
Abdulbaki ERDOĞMUŞ -Diyarbakır eski Milletvekili, ilahiyatçı
Hüseyin ERGÜN -SODEP E. Genel Başkanı
Recai ERSOY -Tıp Doktoru
Kemal F. GENÇ -Yönetici, E.Müsteşar Yrd.
Ertuğrul GÜNAY -E. Kültür ve Turizm Bakanı
Seyfettin GÜRSEL -Prof.Dr. Ekonomist
Temel İSKİT -E.Büyükelçi
Erdal KALKAN -İzmir eski Milletvekili, hukukçu
Ümit KARDAŞ -Hukukçu, yazar
Osman KAVALA -Anadolu Kültür Vakfı Başkanı
Suat KINIKLIOĞLU -Çankırı eski Milletvekili, Siyaset Bilimci
Emre KOCAOĞLU -Istanbul eski Milletvekili, T. Demokrasi Vakfı eski Başkanı
Onur Bilge KULA -Prof.Dr. Alman Dili/Ed. Öğretim Ü.
Mithat MELEN -Prof.Dr. Istanbul eski Milletvekili
Nesrin NAS -ANAP E. Genel Başkanı, ekonomist
Baskın ORAN -Prof.Dr. Uluslararası İlişkiler Öğretim Ü.
Sırrı ÖZBEK -Istanbul eski Milletvekili, hukukçu, yazar
M.Niyazi ÖKTEM -Prof.Dr. Hukukçu
Haluk ÖZDALGA -Ankara eski Milletvekili, mühendis, yazar
Ünal ÜNSAL -E.Büyükelçi
Zafer ÜSKÜL -Prof.Dr. Anayasa Hukuku, Mersin eski Milletvekili
Bahattin YÜCEL -E. Turizm Bakanı