04 Mar 2012 09:28 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:24

"28 ŞUBAT'TA BİZE DE KAPATIN UYARISI GELDİ"

28 Şubat sürecinde RTÜK başkanı olan Fatih Karaca'nın yaptığı açıklamaların yankıları sürüyor.

28 Şubat sürecinde ‘Kanal 7 ve Samanyolu Televizyonu’nu kapatın’ baskısı yapıldığını açıklayan dönemin RTÜK Üyesi Fatih Karaca’ya Kanal 7’nin ardından Samanyolu da doğruladı. Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, “Yapmadığımız ve ilgimiz olmayan birçok haberle fişlendik” dedi.

28 Şubat sürecinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyeliği yapan ardından RTÜK başkanı olan İpek Medya Grup Başkanı Fatih Karaca'nın yaptığı açıklamaların yankıları sürüyor.

Askerlerden gelen 'Kanal 7 ve Samanyolu Televizyonu’nu kapatın' baskısına direndiklerini belirten Karaca'yı Kanal 7'nin ardından Samanyolu TV de doğruladı. Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, 28 Şubat sürecinde Zaman Gazetesi Ankara Temsilciliği ve Samanyolu TV Genel Müdürlüğü görevlerinde bulunduğunu hatırlatarak RTÜK'e gelen baskılardan her daim haberdar olduklarını anlattı.

Söz konusu dönemde frekans sıralama ihalesinin açıldığını anlatan Karaca, belirli çevrelerden RTÜK'e baskıların olduğunu ve bu ihaleye kanalı sokmayacaklarına dair bilgiler geldiğini söyledi. Karaca, "Ancak ihale yapılmadı. Bir yayın kuruluşu yargıya giderek iptal ettirmişti. Söz konusu ihale için o dönemde uluslararası bir firma ile bir yıllık reklam anlaşması yapmıştık. Gerek fiyatta ve gerekse bütçede anlaşmalar sağlanmıştı. Ama devamı gelmedi. Firma yetkilileriyle tekrar bir araya geldiğimizde bize 'ihaleyi kazansanız bile size verilmeyecek, yayınlarınız durdurulacaktı' denildi. Bu yaşadığımız sorunlardan sadece bir tanesi" şeklinde konuştu.

Kanalda program yapan birçok kişiye 'program yapmayın' şeklinde telkinlerde bulunulduğuna işaret eden Karaca, "Böylece programcılar üzerinde baskı kurulmaya çalışıldı. Bunları bizzat kendileri söyledi" dedi.

'KES KOPYALA YAPIŞTIR'

Başından geçen başka bir olayı anlatan Karaca sözlerine şöyle devam etti: "Genelkurmay Başkanlığı Basın Dairesinde çalışan bir albay bana hakkımızda bazı suç duyurularının olduğunu söyledi. Baktım. Bizimle ilgili 5 adet suç duyurusu. Haberleri ne biz yaptık ne de kullandık. Kes kopyala, yapıştır.. Montaj taktiği ile bize ait olmayan haberler veya bilgiler bir araya getirilerek servis edildi. Her ne kadar 'bu haberlerin kurumumuzla hiçbir ilgisi yok' desek de dikkate alınmadı. Yani operasyon yapmak veya fişleme için bizimle alakalı olmayan malzemeler toplandı."

‘24 SAAT İZLENİYORDU’

Karaca, tüm bu olumsuzluklara rağmen 'doğru, tarafsız ve insan odaklı yayıncılık anlayışını' sürdürdüklerini belirterek "Öyle ki bir RTÜK üyesi bize 'Bir hatanızı bulmak için yayınınızı 24 saat takip ediyoruz. Ama hiç uygunsuz bir durum tespit edemedik' dedi" ifadelerini kullandı. Karaca, o dönemde uygulamaya konulan akreditasyonla ilgili ciddi sorunlar yaşadıklarına da dikkat çekti.

‘AMAÇ RÖVANŞ DEĞİL’

Çalışan arkadaşların akreditasyon yapmalarına rağmen birçok toplantıya alınmadığını anlatan Karaca, şu görüşleri dile getirdi: "Şimdi bunları anlatmamın nedeni bunlardan ders çıkartıp Türkiye'de aynı olayların yaşanmamasını sağlamak. Medyasıyla, Anayasal kurumlarıyla, yasamayla ve sivil toplumuyla toplumun her katmanlarında hepimiz daha ileri demokrasi daha şeffaf bir toplum elimizden gelen gayreti göstermek mecburiyetindeyiz ki Türkiye muhasır medeniyetler seviyesinde hak ettiği yeri bulsun. Kaldı ki bugün rövanşist yaklaşımla yayıncılık yapma zamanı değil. Geçmişten ders alarak demokrasiyi daha da güçlendirme ve sorumlu yayıncılığın en duyarlı olduğu zaman diliminde bulunuyoruz."