28 Şubat Davası
- Duruşmada, 28 Şubat döneminde DYP'den istifa eden dört eski milletvekili ile eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Boztepe "tanık" olarak dinlendi- Eski Milletvekili Yabuz: -"(Milletvekili pazarlıkları) Duyumları vardı, bunlar hep söyleniyordu"- Dinlenen eski milletvekili tanıklar...
ANKARA (AA) - 28 Şubat dönemine ilişkin, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan 103 sanığın yargılandığı davada dönemin Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Özden Boztepe ile DYP'den istifa eden milletvekilleri Erkan Kemaloğlu, Edip Safter Gaydalı, İlhan Aküzüm ve Nuri Yabuz'un "tanık" olarak ifadeleri alındı.
Kemaloğlu, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada partisinden istifa gerekçesini açıklarken, "O günkü şartlar onu icap ediyordu. Kesinlikle tehdit, baskı görmedim." dedi ve 54. hükümete güvenoyu vermediğini söyledi.
"DYP'nin hangi siyasetini beğenmediniz?" sorusu üzerine Kemaloğlu, "O günkü hükümeti ve davranışlarını beğenmedim. Baktım, gördüm ve tekrar Anavatan Partisine geçtim." diye konuştu.
Sanık avukatlarının, "Siz DYP'den ayrıldığınızda Hüsamettin Cindoruk başkanlığında kurulan Demokrat Türkiye Partisi (DTP) vardı. Bunun Süleyman Demirel tarafından kurdurulduğu konusunda çok şey yazıldı. Böyle bir şey var mıydı?" sorusuna "Herkes biliyor, Demirel kurdurmuştur." yanıtını verdi.
Kemaloğlu, "Demirel'in, içinden çıktığı DYP varken, yeni parti kurdurarak, DYP milletvekillerinin buraya geçmesini sağlamaktaki amacı nedir?" sorusu üzerine, "Rahmetli Demirel'in amacını bilemem. Siyasette bu olaylar devamlı oluyor." dedi.
Gaydalı da "54'üncü hükümet 28 Haziran 1996 Cuma kuruldu. Ben, üç gün sonra istifa ettim. İstifa ettiğimde henüz hükümet Meclisten güvenoyu dahi almamıştı. Araya cumartesi ve pazar girdiğinden pazartesi istifa ettim. Bir de genel başkanla konuşmadan istifanın etik olmayacağını düşündüm. Ben o dönemde Anavatan ve DYP'nin koalisyon kurmasının daha yararlı olacağı kanaatindeydim. İstifa ederken baskı, cebir, şiddet görmedim." diye konuştu.
- "DYP'ye ısınamadım"
Aküzüm ise Anavatan Partisinde siyasete başladığını, üç kez bakanlık yaptığını anlatarak, "Anavatan Partisinde önemli görevlere geldim. Fakat 1991'de üst yönetimle sıkıntılarımız oldu. 1995'te de Sayın Çiller'in davetiyle DYP milletvekili oldum." dedi.
Sonrasında DYP'den istifa ettiğini belirten Aküzüm, "istifasının bir nedeninin, DYP'ye Anavatan Partisi gibi ısınamaması olduğunu" belirtti.
REFAHYOL'un ardından kurulan Mesut Yılmaz hükümetinin güvenoyu aldığını anımsatan Aküzüm, "o dönemde hükümeti kurma görevi kime verilirse verilsin, güvenoyu alabileceğini, hiçbir milletvekilinin seçime gitmek istemediğini" ifade etti.
Şikayetçi avukatlarından Necip Kibar'ın bazı milletvekillerinin sık sık parti değiştirdiğine yönelik sözleri üzerine Aküzüm, "Ben, bir kere parti değiştirdim. Sonra partime döndüm." şeklinde konuştu.
Aküzüm, şikayetçi avukatlarından Emrullah Beytar'ın sorusunu yanıtlarken de "Türkiye kaosa girmişti. Hükümeti kurma görevi Mesut Yılmaz'a verildi, o güvenoyu aldı. Tansu Hanım'a verilseydi, o da alırdı, Necmettin Erbakan'a verilseydi, o haydi haydi alırdı. Milletvekilleri partilerinden hükümet düşsün diye değil, hükümet kurulsun diye istifa etti. Tekrar tanklar, asker kışlasına döndü, Türkiye'ye demokrasi geldi." dedi.
"İstifa ederken kendilerine askeri kanattan en ufak bir baskı, ima dahi olmadığını" aktaran Aküzüm, "Sayın merhum Cumhurbaşkanı hükümeti kurma görevini Yılmaz'a vererek, bu işi halletti. Hükümet düşürülmedi, istifa etti." ifadelerini kullandı.
Soru üzerine, tankların yürütülmesi gibi olaylardan etkilenmediğini belirten Aküzüm, şikayetçi avukatlarından Muhammet Emin Özkan'ın, "Mensubu bulunduğunuz partinin genel başkanı, milletvekillerinin istifasından sonra 'Milletvekili pazarları kuruluyor' dedi. Bunun muhatabı kimlerdir?" sorusuna, "Tansu Hanım'a sorun" karşılığını verdi.
Aküzüm, DTP'nin, Süleyman Demirel tarafından kurdurulduğu konusunda "Kesinlikle böyle bir bilgim yok." dedi.
- "Hükümetin bittiği kanaati..."
Yabuz da o dönemde Afyonkarahisar milletvekili olduğunu aktararak, "İstifamla ilgili hiç kimseden baskı, tehdit veya başka herhangi bir şey görmedim." ifadesini kullandı.
İstifa nedeninin sorulması üzerine Yabuz, "Seçim bölgemde sorunlar vardı, parti içinde sorunlar vardı. Genel başkana bildirmeme rağmen kronikleşmiş, çözülmeyen sorunlardı. 28 Şubat sürecinde ortaya çıkan sorunlar da vardı. İstifamla birlikte siyasi hayatımı da bitirdim." şeklinde konuştu.
O dönemde basında, REFAHYOL hükümetine ilişkin memnuniyetsizliğin ifade edildiğini anlatan Yabuz, "Milli Güvenlik Kurulunun (MGK) toplantısı, bu sıkıntıları şekillendirdi, biraz daha üste çıkmasına sebep verdi. Ben bu sorunlardan, koalisyon çıkabileceğine inanmadığım için istifa ettim. O günlere dönersek, bunlar açık biçimde ifade edildi. Tekrarlamak istemiyorum. Ekonomik, siyasal, sosyal sebepler vardı. Daha sonra kurulan Mesut Yılmaz hükümetine güvenoyu verdim." dedi.
DYP milletvekillerinin, hükümeti kurma görevinin partilerine vermeleri için imza toplamaları konusundaki soruyu yanıtlarken Yabuz, "Sayın Cumhurbaşkanının, anayasal çizgiler içinde dilediği kişiye hükümeti kurma görevi verebileceğini, buna kendisini zorlayamayacağımızı söyledim." ifadesini kullandı.
Şikayetçi avukatlarından, "11 Haziran'daki DYP Grup Toplantısı bittikten sonra, milletvekillerinin hükümetin bittiğini kutlarcasına birbirini tebrik ettiklerini gördünüz mü?" sorusu üzerine Yabuz, "Hükümetin bittiği kanaati o gün herkeste vardı." dedi.
"Meral Akşener, '11 Haziran Grup Toplantısında çıktıktan sonra, adeta o gece darbeyi bekledik' diye ifade verdi. Siz böyle bir şey hissettiniz mi?" sorusuna Yabuz, "MGK kararından sonra askeri kanadın, siyasetin gidişatından memnun olmadığı kanaati herkeste vardı. Eğer bu bir şekilde ortadan kaldırılmazsa askerin daha da ileri gidebileceği kanaati vardı" yanıtını verdi.
Yabuz, şikayetçi avukatlarından Zeynep Şen Sayımlar'ın, o dönemde başörtülü birçok öğretmenin meslekten atılmasına ilişkin sözleri üzerine, "Ben, hanımefendinin söylediği sorunların çözülmesinden duyduğum memnuniyeti ifade etmek isterim." diye konuştu.
-"Milletvekili pazarlıkları duyumları vardı"
Şikayetçi avukatlarından Emrullah Beytar'ın, "Tansu Çiller'in ve Meral Akşener'in otellerde milletvekili pazarlıkları yapıldığına dair beyanları oldu. O dönemde, tehdit, para ya da başka saiklerle milletvekillerinin istifaya zorlandığına dair duyum aldınız mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Ben, milletvekilli olduktan sonra Meclis kürsüsünden anayasaya bağlı kalacağıma dair yemin ettim. Kendi kendime mensubu olduğum siyasi partiye bağlı kalacağıma da söz vermiştim. Ama bunun önünde ülke sorunları vardı. Eğer ülkemin bekası, milletimin mutluluğu söz konusuysa, siyasi tercihimi bırakır, istifa müessesesini hiç düşünmeden çalıştırırım. O günün şartlarında bunu yaptım. Bana hiç kimse rüşvet teklif edemez, tehditte de bulunamaz. Ama (milletvekili pazarlıkları) duyumlar vardı, bunlar hep söyleniyordu."
Yabuz, sanık avukatlarının, "DTP'yi Demirel'in kurdurduğuna dair kanaatiniz var mı?" sorusuna, "Vardır" yanıtını verirken, "Cumhurbaşkanı, kendisinin içinden geldiği DYP hükümette olmasına rağmen, parti kurdurma gereğini neden duymuştur?" sorusuna ise "Ben, sayın merhum Demirel'in yerine burada beyanda bulunmayayım." karşılığını verdi.
- Boztepe'nin beyanı
Eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Boztepe de Ağustos 1997'de Ege Ordu Komutanlığından Jandarma Genel Komutanlığına tayin olduğunu, sonraki yıl emekliye ayrıldığını belirtti.
Jandarma Genel Komutanlığı esnasında 12 defa MGK'ya katıldığını bildiren Boztepe, "Ben, 'BÇG'dir, şudur, budur' diye doğrudan hatırlamıyorum. Ama sonradan öğrendim ki vardır böyle bir şey." dedi.
Boztepe, o dönemde benzer bir grubun İçişleri Bakanlığı bünyesinde de olduğunu, bazı personelinin grubun toplantılarına katıldığını ifade etti.
Sanık avukatlarından Fethi Öztürk, "Personelinizin de İçişleri Bakanlığında kurulmuş çalışma grubuna katıldığını beyan ettiniz. Bu çalışma grubunun veya faaliyetlerin neye göre yürütüldüğünü hatırlıyor musunuz?" sorusu üzerine, "Bir arkadaşımız, 'Bir arkadaş, İçişleri Bakanlığındaki toplantılara da katılıyor' dedi. Ben de onu tatminkar buldum. Orada da bir çalışma grubu vardı. Ama o çalışma grubunda bulunmadım. Benim temasım sayın bakanla oluyordu. Bunu da burada açıkça söylemekle iftihar ederim, Sayın Murat Başesgioğlu ile uyumluyduk." diye konuştu.
Sanıklardan Vural Avar'ın, "Tanık, İçişleri Bakanlığında da çalışma grubu olduğunu söyledi. Bunu ilk defa duyuyorum. Askerin kurduğu BÇG dava konusu oluyor" sözlerinin ardından Boztepe, "Çalışma grubu da koordinasyon grubu da olabilir." ifadelerini kullandı.
Avar da, "Çalışma ya da koordinasyon grubu olsun, orada da kurulmuş. Bunu ifade etmek istiyorum." dedi.
Şikayetçi avukatlarından Hüsnü Tuna'nın "İrticayla mücadele çalışma grubunun görev alanına girer mi?" sorusuna Boztepe, gördüğünü ve bildiğini söyleyebileceğini ancak yorum yapamayacağını belirtti.
Şikayetçi avukatlarından Beytar'ın, "Mesut Yılmaz'ın, 'Demokrasi, laikliğe feda edilemez', sözüne karşı tepkiniz oldu mu?" sorusu üzerine de Boztepe, "Olmadı. Başbakan istediğini söylemekte serbesttir." şeklinde konuştu.
Boztepe, başka soru üzerine de "Genelkurmay Başkanı MGK'ya gidiyor. İrticayla mücadele için kararlar var. Oraya Sayın Cumhurbaşkanının karar oluşturması ve hükümete tavsiyede bulunması için gidiyoruz. Buraya boş boş gidilmez ki. Maalesef YAŞ kararlarıyla bazı arkadaşlarımızı tasfiye etmek zorunda kaldık. TSK'nın bütünlüğünü muhafaza etmek için yaptık. Şimdi de başkaları başka şeyler yapıyor" ifadelerini kullandı.
"Arkadaşlarının bu şekilde rahatsız edilmesinden üzgün olduğunu" dile getiren Boztepe, avukat Beytar'ın, "İçişleri Bakanlığındaki çalışma grubundan bahsettiniz" sözü üzerine, "Çalışma grubu demedim, kızdırma beni." dedi.
Beytar'ın, "İlk beyanınızda 'çalışma grubu', sonradan 'çalışma ya da koordinasyon grubu' dediniz" dedikten sonra yönelttiği soruya, "Cevap vermiyorum, demagoji yapılıyor." karşılığını verdi.
Şikayetçi avukatlarından Muhammet Emin Özkan, "Tanık, müdahil vekillerinden birine karşı, 'Kızdırma beni' ifadesinde bulundu. 'Cevap vermiyorum' dedi. 'Arkadaşlarım mağdur edilmek isteniyor' beyanı oldu. Tanık bildiklerini anlatmak zorundadır, 'Cevap vermiyorum' diyemez. Bu durumda ben, beyanı şüpheli hale geldiği için dikkate alınmamasını istiyorum." dedi.
Duruşmaya tanıkların dinlenmesinin ardından ara verildi.