08 Mayıs 2009 08:33 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:41

"27 NİSAN BİLDİRİSİNİ BEN YAZDIM PİŞMAN DEĞİLİM!.." BÜYÜKANIT'TAN TARİHİ İTİRAF!..(VİDEO)

32. Gün programında Mehmet Ali Birand ve Rıdvan Akar'ın sorularını yanıtlayan eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, 27 Nisan bildirisi hakkında da çarpıcı açıklamalar yaptı...

27 Nisan bildirisi, muhtıra değil. Bunu ben kendim yazdım. Cuma akşamıydı. Oturup bizzat kendim yazdım.

Neden Cuma akşamı verdik? Ertesi gün Ankara´dan ayrılmam gerekiyordu. Dolayısıyla gitmeden önce yayınlanmasını arzu ettim. 27 Nisan Bildirgesi, TSK´nın laiklik karşısındaki hassasiyetini vurgulayan bildiridir. Laikliğin zedelenmekte olduğu kuvvetli şekilde ortaya çıktı. Bildiri de bir de laiklik vurgusu vardı. Cumhurbaşkanlığı seçimi değildi. Cumhurbaşkanı ile ilgili olarak tek bir cümle vardı. (Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde laiklik karşıtı faaliyetlerde vahim bir artış vardır...) Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci Laik-Anti laik tartışmalarına odaklanmıştır.

* Ben o parti kapatılsın şu parti kapatılmasın gibi bir düşünce içinde olmam mümkün değil. Kaldı ki parti kapatıldıktan sonra o malzeme duruyorsa tekrar kuruluyor. Ben çocukluğumdan hatırlarım, Aziz Nesin´in hazırladığı muhalif bir "Kara Kedi" yayını vardı. Çocuktum bilmezdim muhalifin ne olduğunu. Her hafta kapatılırdı, sonra "Kapkara Kedi" diye tekrar çıkartılırdı. Dolayısıyla parti kapatmaların genel gidişata pek bir katkısı olmuyor.

* 27 Nisan bildirisinin Cumhurbaşkanlığı seçimiyle yakından uzaktan ilgisi yok. Ondan önce sizi 12 Nisan´a götüreyim. 12 Nisan´da Genelkurmay´da basın toplantısı düzenledik. Orda bir soru üzerine Cumhurbaşkanı´nın aynı zamanda bir başkomutan olduğunu, dolayısı ile TSK´yı yakından ilgilendirdiğini, seçilecek cumhurbaşkanının Laik, demokratik, hukuk üstünlüğü kelimelerine uygun olacağını umut ediyorum dedim. Umut kelimesi var.

Mahkeme bizi haklı çıkardı

(27 Nisan bildirisi AKP´ye oy kazandırdı izlenimi oldu. Pişman oldunuz mu bu bildiriyi yayınladığınız için? sorusu üzerine...) Hayır. Bir kere Anayasa Mahkemesi´nin kararı bizi haklı çıkardı. Ne kadar isabetli bir şey yaptığımızı düşündük. Ayrıca aylara göre eğilimleri Tahran Erdem bey çıkarmıştı. Ocak 2007´den itibaren sürekli artış var. 27 Nisan bildirisinden önce yüzde 45´ti. Tesir etmiştir, etmemiştir onu ben bilemem.

28 Nisan´da Başbakan´la konuştum

(27 Nisan bildirisinden sonra Başbakan aradı mı sorusu üzerine) Ertesi sabah ben gittim, Ankara´da değildim. İstanbul´dan kendisiyle konuştum. Neden sebep olduğunu sordu medeni bir şekilde konuştuk.

Asker siyasetle uğraşmamalı

Tarih bir askerin en büyük silahıdır. İki periyodu subay çok iyi bilmeli. İlki 1830´lardan başlayıp, Osmanlı´nın yıkılışına kadar olan dönem. İkincisi, belki de en önemlisi 1908-1918 İttihat Terakki dönemi. Osmanlı bu dönemde çöküşe girdi, çöküş hızlandı. Bu dönemde askerin boğazına kadar siyasete girmesi yatmaktadır. Asker doğrudan, iç politikaya müdahil olduğu zaman önce kendisi yıkılıyor sonra da ülke bozuluyor. Asker iç siyasetle uğraşmamalı.

Günlükteki AKP ile ilgili o sözü söyledim!

Akar: Bir Türkiye tablosu çiziyorsunuz, onu Özden Örnek günlüklerine şöyle almış; "Ortaya koyulan stratejinin, bazı gerekli parametrelerin ilavesiyle gözden geçirilmesi uygundur. Vahim bir tablo jeopolitik açıdan. ABD ülkemize Ortadoğuda yeni bir rol biçmeye çalışmaktadır. Yeni model bir Türkiye yaratmaya çalışmaktadırlar .Başbakan Erdoğan ABD´ye gittiğinde Fethullah Gülen ile buluştular. AK ismi bilerek ve kasıtlı olarak Bed_i Zaman´ın yazılarından alınmıştır."

Büyükanıt: Şunu yaptım, bu çok eklenmiş. Ama şu doğru AK parti sözü doğrudur, ifade ettim. Yani Risale-i Nur´a baktığınız zaman AK kelimesine çok rastlarsınız. Sanki oradan mülhem(ilham alınmış) diye düşündüm. Kesin emin miyim? Nereden bileyim.