267 gündür tutuklu olan Cumhuriyetçiler ilk kez mahkemede
Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra bugün başlıyor
"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek"
iddiasıyla tutuklanan Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar ve
avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin
hazırlanmasından 3 ay sonra bugün başlıyor.
Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç, Cumhuriyet
Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Gazetesi Genel
Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Almanya'da bulunan gazetenin eski
yayın yönetmeni Can Dündar, Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı
Kadri Gürsel, Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay,
gazetenin okur temsilcisi Güray Öz, gazetenin çizeri Musa Kart,
Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Önder Çelik ve Bülent Utku,
Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu üyesi avukat M. Kemal Güngör,
Cumhuriyet muhabiri Ahmet Şık ve gazetenin köşe yazarlarından Hakan
Kara, Aydın Engin ile Hikmet Çetinkaya'nın de aralarında bulunduğu
19 kişi hakkında, Türk Ceza Kanunu'ndaki 'anayasal düzene karşı
suçlar' ve Terörle Mücadele Kanunu'nun ceza artırımını öngören
düzenlemesi kapsamında 7,5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezaları
isteniyor.
24 Temmuz Basın Bayramı'yla aynı güne denk gelen dava 27’nci Ağır
Ceza Mahkemesi tarafından görülecek.
Gazetenin yöneticilerinden Emre İper de farklı bir soruşturma
nedeniyle, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Ahmet Şık, Kadri Gürsel,
Güray Öz, Hakan Kara, Turhan Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent
Utku ve Kemal Güngör ile birlikte hapiste bulunuyor. Aydın
Engin, Hikmet Çetinkaya, Bülent Yener ve Günseli Özatay
davanın tutuksuz sanıkları arasında yer alıyor. Akın Atalay, Murat
Sabuncu, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Turhan
Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku ve Kemal Güngör 267
günür, Ahmet Şık 206, Emre İper de 109 gündür Silivri Cezaevi'nde
tutuklu bulunuyor. Cumhuriyet çalışanları “FETÖ/PDY ve PKK/KCK
örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" ve
"FETÖ, DHKP-C ve PKK propagandası yapmak”la suçlanıyor.
Kimler yargılanıyor?
Tutuklu bulunan 12 Cumhuriyet gazetesi çalışanının duruşması
Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde görülecek. Davaya İstanbul
27’nci Ağır Ceza Mahkemesi bakıyor.
Cumhuriyet çalışanları 267 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuklu.
Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ahmet Şık 206, muhasebe biriminde
çalışanı Yusuf Emre İper ise 108 gündür aynı cezaevinde tutuklu
bulunuyor.
Kime hangi suçlamalar yöneltildi?
Gazete çalışanlarına yönelik iddianame, tutuklamalardan 156 gün
sonra hazırlandı. Gazeteye yönelik soruşturmayı başlatan, ancak
daha sonra hakkında ‘FETÖ’ davası açılan Murat İnam’ın imzasının
yer almadığı iddianameyi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili
Mehmet Akif Ekinci ve Cumhuriyet Savcısı Yasemin Baba imzaladı.
Silahlı terör örgütüne üye olmaktan 15 yıla kadar
hapis
İddianamede, Can Dündar, Mehmet Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Aydın
Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay’ın, “silahlı terör örgütüne
üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçundan ayrı ayrı 7.5
yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç ve Önder Çelik’in “silahlı terör
örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet
nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 11.5 yıldan
43 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Bülent Utku, Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör,
Hikmet Aslan Çetinkaya’nın da “silahlı terör örgütüne üye olmamakla
birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye
kullanma” suçlarından ayrı ayrı 9.5 yıldan 29 yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılmasını istedi.
Ahmet Şık’ın ise “PKK ve DHKP/C” silahlı terör örgütüne üye
olmamakla birlikte yardım etmek” suçundan 7.5 yıldan 15 yıla kadar
hapis cezası isteniyor.
Operasyon başladı, savcılık açıklama yaptı
Cumhuriyet gazetesine yönelik ilk operasyon 31 Ekim 2016 pazartesi
günü sabah saatlerinde başladı. Sabah saatlerinde Cumhuriyet Genel
Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ile yazar ve yöneticler gözaltına
alındı. Bir süre sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı
soruşturmayla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık Anonim Şirketi
(Cumhuriyet gazetesini çıkaran şirket) ve gazetenin imtiyaz sahibi
konusundaki Cumhuriyet Vakfı yöneticileri hakkında, PKK/KCK ve
FETÖ/PDY Terör örgütlerine müzahir olduklarına, 02/04/2013 tarih ve
2013/4 sayılı yönetim kurulu toplantısında alınan vakıf üyeliğine
seçim kararının usulsüz olduğuna, 15 Temmuz darbe girişiminden kısa
bir süre öncesinde darbeyi meşrulaştırıcı yayınlar yapıldığına dair
iddia ve tespitler üzerine Cumhuriyet Başsavcılığımızca ‘FETÖ/PDY
ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç
işlemek’ suçlarından bir kısım şüpheliler hakkında 18/08/2016
tarihinde soruşturma başlatılmıştır.”
Soruşturmayı yürüten savcı 'FETÖ sanığı' çıktı
Cumhuriyet gazetesine açılan soruşturmayı yürüten İstanbul
Cumhuriyet Savıcısı Murat İnam’ın 2 Kasım 2016’da Selam Tevhid
soruşturmasında kumpas kurduğu iddiası ile ‘FETÖ’ye üye olmaktan’
yargılandığı ortaya çıktı.
Dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ bu durumu ‘talihsizlik’ diye
niteledi ve “Olmaması daha doğrudur. Keşke böyle bir görevlendirme
yapılmamış olsaydı daha iyi olurdu, daha da doğru olurdu” dedi.
"İddianame kasıtlı yanlışlarla dolu"
Bugünkü duruşma öncesi Gazete Duvar’a konuşan Cumhuriyet’in
avukatlarından Abbas Yalçın, savcılık tarafından hazırlanan
iddianameyi , “Çok özensiz ve kasıtlı yanlışlarla dolu” diye
eleştirirken şu bilgileri verdi:
“Müvekillerimizi hiçbir şekilde bağlantıları olmayan terör
örgütleri ile ilişkilendirme çabası var. Yıllar önce yaptıkları
telefon görüşmeleri ve hiçbir problem taşımayan para trafiklerinin
tamamını büyük bir problem varmış gibi göstermeye çalışıyorlar.
Açıkçası gazeteye hiç olmayan bir suçlamayı yönelten, bunun için de
elinden geldiği çabayı gösteren ama hiçbir şekilde de başarılı
olmayan bir iddianameyle karşı karşıyayız.”
"Umudumuz bir an önce tahliye"
Gazetenin yazar ve yöneticileri, ‘kaçma şüphesi’ nedeniyle
tutuklandı. Tutuklamalar yaşanırken hakkında yakalama kararı olan
gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay yurt dışından Türkiye’ye
döndü ve Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alındı.
Avukat Yalçın, müvekillerinin hiç tereddüt etmeden ifade vermeye
gittiklerini belirterek şunları söyledi:
“Müvekillerimizi zaten evlerinden aldılar. Evlerinde
bulamadıklarını ise telefonla çağırdılar. O tarihte bile yurt
dışında olan Akın Atalay da kalkıp kendisi geldi. Hiçbir
müvekillimizin, hiçbir zaman kaçma şüphesi olmadı. Buna rağmen
tutukluluğa ilişkin 9 aydır yapılan tüm talepler ‘kaçma şüphesi ve
delilleri yok etme’ gerekçesiyle reddedilerek arkadaşlarımız
cezaevinde tutuklu bulunuyor. Bu dosya ilk gününden itibaren tüm
avukatlara gizli ve kısıtlı oldu. Dosyaya gizlilik kararı
getirilerek avukatlara da kısıtlılık kararı getirdiler. Dosyadan
gözaltı kararları da dahil olmak üzere bir tek evrak bile alamadık.
Dolayısıyla müvekillerimizin bu dosyadan hiçbir şeyi karartma
ihtimalleri ve kaçma şüpheleri de yoktu. Gerçeğe aykırı bir şekilde
böylece müvekillerimizi tutukladılar. Umudumuz bir an önce bu
hukuksuzluğun son bulup müvekillerimizin bir an önce tahliye
edilmesi.”
"Korkmadık, kaldığımız yerden devam ettik"
Tutuklamaların ardından birçok sanatçı, siyasetçi, gazeteci ve okur
merkezi Şişli’de bulunan Cumhuriyet gazetesinin önünde toplanarak
kararı protesto etti. Tutuklamalardan en çok etkilenenler ise
Cumhuriyet gazetesi çalışanları oldu. Haber Koordinatörü Aykut
Küçükkaya yaşadıklarını, “Korkmadık, kaldığımız yerden devam ettik”
diyerek şöyle anlatıyor, “Korkmadığımızı, aynı şekilde gazeteciliği
sürdürdüğümüzü herkese gösterdik. Tutuklu gazeteci arkadaşlarımız
için daha da iyi bir gazete yapmak üzere işimize dört elle
sarılıyoruz. Böylece içerideki gazeteci arkadaşlarımız da daha dik
bir şekilde durabilir. Gazetemizin çalışanları bu süreç içerisinde
herhangi bir korku yaşamadı. Muhabiri ve editörleri kadar bizler de
yöneticiler olarak her gün elimize gelen haberin sadece gerçek olup
olmadığına bakıyoruz. Bunun dışında hiçbir kritere bakmıyor, ‘bu
haberi yayınlarsak Ankara, AKP kızar mı’ demiyoruz. Haber doğru ve
yorum gerçekse onu aynı şekliyle gazetemizde yayınlıyoruz.”
Cumhurbaşkanı "Öyle bırakmam onu" demişti
Cumhuriyet gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara
Temsilcisi Erdem Gül'ün 26 Kasım 2015'te tutuklanmasına gerekçe
gösterilen MİT TIR'ları haberi, gazetede 29 Mayıs 2015 günü "İşte
Erdoğan'ın yok dediği silahlar" başlığıyla yayımlanmıştı.
Haberde, Milli İstihbarat Teşkilatı'na ait tırlarla Suriye'deki
gruplara silah ve cihatçı sevk edildiği iddia edilmiş, kanıt olarak
da savcılık dosyasından alındığını belirtilen görüntüler
verilmişti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet'te bu haberin
yayımlanmasından iki gün sonra, 31 Mayıs 2015 günü TRT canlı
yayınında TIR'lar konusunun gündeme getirilmesini 'casusluk
faaliyeti' olarak niteleyerek "Bu casusluk faaliyetinin içine o
gazete de girmiştir. Haberi yapan bedelini ağır ödeyecek" demiş ve
davanın açıldığını duyurmuştu.
Erdoğan programda "Bu olay Bayırbucak Türkmenleriyle alakalı bir
konu. Hep şunu ifade etmişimdir: Özellikle insani yardım noktasında
şu anda Milli İstihbarat Teşkilatımız Bayırbucak Türkmenlerine bu
desteği vermektedir. Kimden aldın bu rakamları? Paralel yapı. MİT'e
yönelik atılan o iftiralar bir ajan bir casusluk faaliyetidir ve bu
gazete de bunların arasına girmiştir. Avukatlarıma talimatı verdim
hemen davayı açtım. Burada hakikaten samimi dürüst olan, onlara
verdiğimiz eğitimi çok samimi olarak açıklarlar. Bu haberi yapan
kişi bunun bedelini ağır ödeyecek öyle bırakmam onu. Üst akıl böyle
bir talimat veriyor. DAİŞ'ten bahsettiler, terör örgütlerinden
bahsettiler. Bayırbucak Türkmenleriyle ilgili bizim desteğimizin
olmadığını iddia ediyorlar. Ahmet Davutoğlu Bey'in, benim defaatle
yaptığımız toplantılar var. Lojistik yardımlarımızı, verdiğimiz
eğitimleri açıklarlar. Biz onları yalnız bırakmamanın ötesinde,
sıkıntıda olanların bir kısmını ülkemize çektik, tekrar daha sonra
gönderdik. Bu konuda bize muhalif olan siyasilerden, bunu bilenler
de vardır. Biz zalim Esed'in eline bunları bırakamayız. Elimizden
gelen desteği vermeye devam edeceğiz. Ben davamı da açtım. Bunların
derdi Türkiyenin imajına gölge düşürmek. Bunu özel haber olarak
yapan kişi de bunun bedelini ağır ödeyecek öyle bırakmam onu" diye
konuşmuştu.