25 soruda sansür ve yeni internet tasarısı!
Yeni internet tasarısı kapsamında ‘sansür’ün özellikle basında ne boyutlara getirileceğini özetleyen Doğan Akın konuyu maddeler halinde kaleme aldı..
Doğan Akın T24 haber sitesinde bugünkü köşesinde yeni getirilecek
olan internet tasarısını 25 maddede özetledi.
Akın, yeni internet tasarısı kapsamında ‘sansür’ün özellikle
basında ne boyutlara getirileceğini anlattığı yazısında,
kabul edilmesi durumunda nelerin değişeceğini kaleme aldı.
İşte 25 soruda getirilmek istenen yeni internet tasarısı:
1- Türkiye’de internet kullanımına ilişkin temel veriler
neler?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, ülkede
internete erişim imkânı bulunan hanelerin oranı yüzde 49.1. Yani
her iki evden birinde internete erişim var. Yine TÜİK saptamaları,
16-74 yaş arasındaki nüfusun yüzde 49′unun internet kullandığını,
her dört kullanıcıdan üçünün de internette “haber, gazete veya
dergi” okuduğunu gösteriyor. 2013 yılına ait bu oranlar, her yıl
artış yönünde değişim gösteriyor.
2- İnternetle ilgili olarak TBMM Genel Kurulu gündemindeki
yasa teklifi neden tartışma yarattı?
Öncelikle teklifin yasalaşma sürecinde benimsenen yöntemden dolayı.
Yaklaşık 40 milyon insanın hayatının ayrılmaz bir parçası olmuş
internetle ilgili son derece önemli hükümler içeren bir yasa
teklifi için internet yayıncılarının, haber sitelerinin, bilişim ve
ceza hukukçularının, bu konuda görüşü önemli sivil toplum
kuruluşlarının düşüncelerinin alınması beklenirdi.
3- Alınmadı mı?
Hayır. Örneğin; T24′ün de temsil edildiği İnternet Medyası
Derneği’nden, habercilikle ilgili son derece kritik hükümler
içermesine karşın herhangi bir görüş sorulmadı.
4- Peki konu parlamentoda bağımsız bir yasa teklifi olarak
mı gündeme getirildi?
Hayır, bu da yapılmadı. Toplumun bütün kesimlerini, nüfusun
yarısından fazlasını ilgilendiren internet düzenlemeleri,
milletvekillerince bağımsız bir yasa teklifi veya hükümet
tarafından bağımsız bir yasa tasarısı olarak gündeme getirilmedi.
AKP milletvekillerinin yasa teklifi, yaklaşık 130 madde içeren bir
“torba kanun”un içine itildi.
5- Torba kanun ne demek?
Birbiriyle ilgisiz onlarca konu ve onlarca kanunda değişiklik yapan
tek bir kanuna “torba kanun” deniyor ki, bu metinler genelde
“torba” hacmini aşarak “çuval”a dönüşüyor. İnternet düzenlemesinin
de içine yerleştirildiği son torba kanunun resmi adı, internet ve
içerdiği onlarca konuyla ilgili olarak tek bir ipucu bile vermiyor.
36 kanun ve 7 kanun hükmünde kararnamede değişiklik öngören TBMM
Genel Kurulu’ndaki metin, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı” başlığını taşıyor.
6- Yani, internet düzenlemesi Bakanlar Kurulu’nun bu torba
kanun tasarısı içinde mi TBMM’ye sevk edildi?
Hayır! “Tasarı” TBMM’ye sevk edildikten sonra AKP
milletvekillerinin “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların
Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele
Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Teklif”i
torba tasarıya monte edildi. Hükümetin TBMM’ye 102 madde olarak
sevk ettiği torba kanun tasarısı, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda
yapılan eklerle daha da büyüdü ve 130 maddeye yaklaştı.
7- İnternet düzenlemeleri bugüne kadar hangi kanunla
yapılıyordu?
Bu konudaki temel düzenleme, TBMM’de 4 Mayıs 2007′de kabul edilen,
23 Mayıs 2007’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve
tam adı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu
Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”
olan 5651 sayılı yasada bulunuyor.
8- Tartışma yaratan internet sitelerine erişim sadece bu
yasaya dayanarak mı engelleniyor?
Temel düzenleme 5651 sayılı yasa. Ancak Bilgi Teknolojileri
İletişim Başkanlığı’ndan (BTK) aldığımız listeye göre, 5651 sayılı
temel yasa dışında devlete erişim engelleme imkânı veren 8 yasa ile
1 KHK daha var. Bu yasaların adları ve ilgili maddelerinin
numaraları şöyle:
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Ek-4 üncü maddesi; Tütün Ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun’un 8. maddesinin beşinci fıkrasının (k) bendi; Türk Ticaret
Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümleri (eski kanunda 56 ve
58., yeni kanunda 54, 55 ve 56. maddeler); Terörle Mücadele
Kanunu’nun 6. maddesinin 4. fıkrası; Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve
25. maddeleri; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 101. maddesi;
Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis Ve Şans Oyunları
Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 5. maddesi; Diyanet İşleri
Başkanlığı Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanun’un 6. maddesi;
Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 9, 76 ve
77. maddeleri.
9- Temel düzenleme olan 5651 sayılı yasa hangi noktalarda
eleştiriliyordu?
Temelde iki nedenle eleştirildi. Birinci eleştiri nedeni, internet
sitelerine erişimin hangi durumlarda engelleneceğini düzenleyen
“katolog suçlar”ın kapsamı oldu. ikinci neden de; bazı hâllerde
idareye, yargı kararına gerek duymadan erişimi engelleme imkânı
sağlayan düzenlemeydi.
10- Katolog suçlar ne, nasıl bir kapsamı
bulunuyor?
Katalog suçlar, 5651 sayılı yasada internet sitelerine erişimin
engellenmesine dayanak olarak gösterilen “suç listesi”ni ifade
ediyor. Bu listede sayılan “suç”ların işlendiğine kanaat
getirilmesi durumunda idare ya da yargı internet sitesine erişimi
derhal engelleyebiliyor.
Katalog suçlar yasanın 8. maddesinde sayılıyor. “Erişimin
engellenmesi kararı ve yerine getirilmesi” başlığını taşıyan bu
maddede katalog suç olarak sayılan 8 fiilin 7’si Türk Ceza
Kanunu’ndan aynen bu maddeye nakledilen fiiller. Bunlar; 1-
İntihara yönlendirme, 2- çocukların cinsel istismarı, 3- uyuşturucu
ve uyarıcı madde kullanımını kolaylaştırma, 4- sağlık için
tehlikeli madde temini, 5- müstehcenlik, 6- fuhuş 7- kumar
oynanması için yer ve imkân sağlama.
TCK’da yer alan bu fiiller dışında Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlar
Hakkında Kanun’da yer alan suçlar da 8. maddede “katalog suçlar”
arasında sayılıyor.
Katalog suçlara ilişkin takibi BTK’ya bağlı Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığı (TİB) yapıyor. Ancak katalog suçlar dışında
kalan yayınlara ilişkin başvuru, ihbar ve şikâyetlere ilgili
mahkemeler bakıyor. Örneğin “hakaret” suçuna ilişkin bir başvuru
ile TİB değil, mahkemeler ilgileniyor. Bu nedenle bazen bir
mahkemenin kapatma kararı aldığı bir siteden BTK veya TİB’in haberi
olmayabiliyor.
BTK yetkililerinin verdiği bilgiye göre, bazı mahkemelerin aldığı
kararlar arasında “Youtube’un erişiminin bütün dünyada
engellenmesi” gibi, internetin doğasına aykırı hükümler de
bulunuyor.
11- Mevcut yasaya göre, idare hangi durumlarda doğrudan
erişimi engelleyebiliyor?
Yayının yurtdışından yapılması durumunda idare, yani TİB, katolog
suçlarda sayılan bütün durumlarda yayını doğrudan durdurabiliyor.
Ancak yayın yurtiçinden yapılsa da eğer “müstehcenlik” ve
“çocukların cinsel istismarı”na dair bir tespit varsa idare yine
doğrudan erişimi engelleyebiliyor.
12- Bugüne kadar tartışma nerede odaklandı?
“Müstehcenlik” tespitiyle erişimin engellenmesinde. Zira, yargının
bile standart içtihad geliştiremediği (Yargıtay’ın bu konuda
birbiriyle çelişen kararları var) tartışmalı bir konuda idareye
takdir yetkisi tanınması sorunlu sonuçlar doğurdu, doğuruyor.
Kimine göre estetik bir görüntü başkasına göre erotik, müstehcen
veya pornografik bulunabiliyor. İnternette bedelsiz “aile” ve
“çocuk” filtreleri bulunmasına rağmen tanımı çok tartışmalı olan
müstehcenliğe “nerede görülürse görülsün yok edilmesi gereken bir
tehdit” olarak yaklaşılması ve erişimi engellerken yargı kararı
aranmaması ciddi sorunlar yaratıyor.
13- Mevcut yasanın uygulanmasından çıkan sorunlar Türkiye
için nasıl bir görüntü doğuruyor?
Türkiye internette giderek “yasakçı” eğilimleriyle öne çıkan bir
ülke olarak değerlendiriliyor. Şu değerlendirmeler, Avrupa
Birliği’nin Ekim 2013′te açıkladığı son Türkiye İlerleme
Raporu’ndan:
“Kamu görevlilerinin basın üzerindeki baskısının devam etmesi,
yaygın oto sansür, eleştirel gazetecilerin işten çıkarılmaları,
internet sitelerinin sık sık yasaklanması ve ifade ve basın
özgürlüğünün uygulamada görsel işitsel alandaki düzenleyici makam
tarafından ve yargının yaklaşımı nedeniyle engellenmesi dâhil olmak
üzere, sorunlar devam etmektedir.” (Sayfa 13)
“İnternet sitelerinin orantısız kapsam ve süreyle yasaklanması
devam etmiştir. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB),
yasaklanan internet siteleri ile ilgili olarak, Mayıs 2009’dan bu
yana bir istatistik yayımlamamıştır. Yasaklanan internet sitelerini
takip eden bağımsız bir internet sitesinin Eylül (2013) ayında
yaptığı açıklamaya göre, Türkiye’de 32 binden fazla internet
sitesine erişim sağlanamamaktadır.” (Sayfa 53)
“İfade özgürlüğünü sınırlayan ve vatandaşların bilgi edinme hakkını
kısıtlayan, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve
Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında
Kanun’un Avrupa standartlarına uygun olarak revize edilmesi
gerekmektedir.” ( Sayfa 53)
“İnternet kullanımını düzenleyen kanun, siyasi ve ahlaki olarak
uygunsuz bulunan bazı LGBTI ve diğer bazı internet sitelerine karşı
kullanılmıştır. Görevi yaptırmamak için bir memura karşı direnmeye
ilişkin Ceza Kanunu hükmü, taciz suçlamalarına karşı çıkmak
amacıyla sık sık kullanılmıştır. (Sayfa 60)
14- Mevcut yasa ve uygulamalar AB’nin Türkiye İlerleme
Raporu’nda bu kadar eleştirilirken, TBMM gündemindeki torba kanun
içinde daha da ileri sınırlamalar mı öngörülüyor?
Tek kelimeyle evet. Mevcut yasada yapılmak istenen değişiklik
konusunda iki temel sorun var. Birincisi; yargı kararına ihtiyaç
duymadan idareye doğrudan tanınan erişim engelleme yetkisini
alabildiğine artıracak hükümler öngörülüyor. İkincisi; internet
kullanıcılarının bütün trafik bilgilerinin, istendiği anda idareye,
yani TİB’e teslim edilmesi hükme bağlanıyor.
15- İdareye tanınan doğrudan erişimi engelleme yetkisi
nasıl artırılıyor?
Mevcut yasanın 9. maddesine yapılan bir ekle, bugüne kadar sadece
“müstehcenlik” ve “çocukların cinsel istismarı” ile bir ölçüde
sınırlı tutulan idarenin doğrudan erişim engelleme yetkisi son
derece esnek ve tartışmalı kavramlarla alabildiğine genişletiliyor.
Mevcut yasanın 9. maddesine “Özel hayatın gizliliğinin veya
başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerine bağlı
olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde erişimin engellenmesi
doğrudan başkanlık tarafından yapılır” hükmü eklenmek
isteniyor.
“Özel hayat” gibi, habercilikte herkes için değişik sınırları
bulunan, yargının bile yıllardır standart ölçütler geliştirmekte
zorlandığı bir kavram, yeni düzenlemeyle TİB ve TİB Başkanı’nın bir
internet sitesindeki haberin veya görsel malzemenin doğrudan
yayında kaldırılmasına gerekçe yapılmak isteniyor. Böylece, örneğin
yolsuzluk iddiasıyla yürütülen bir soruşturmada hükümet üyesi olan
babasıyla konuşan bir oğulun mahkeme kararıyla dinlenen telefon
görüşmesine ilişkin haberlerin, yargı kararı olmadan, hükümetin
atadığı bürokratlarca yayından kaldırılmasının yolu açılıyor.
16- Bu düzenleme, 2011 seçimleri öncesinde örneklerini
gördüğümüz gizli çekilmiş özel hayat görüntülerinin, seks
kasetlerinin yayınını derhal önleme amacına yönelik olamaz
mı?
İki nedenle olamaz. Birincisi; mevcut yasada idarenin zaten
“müstehcen” olarak değerlendireceği yayınları derhal ve doğrudan
durdurma yetkisi var. Bu noktada, mevcut yasada da yargı kararı
aranmıyor ki, bu durumun da sorunlu olduğunu yukarda vurguladık.
Kaldı ki, Başbakan Tayyip Erdoğan, söz konusu seks kasetlerinin
yayını üzerine, “Orası onların özel hayatları değil, orası onların
yatak odaları değil” diyebilmiş ve “özel hayatı” sadece yatak
odasına bağlayabilmişti.
17- İkinci neden ne?
Mevcut yasaya, yargı kararına ihtiyaç duymadan TİB’in doğrudan
erişim engelleme yapması için eklenmek istenen hüküm sadece “özel
hayat” demiyor. Sınırları son derece tartışmalı olan bu kavramın
yanı sıra “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması
sebeplerine bağlı olarak” da TİB’in doğrudan erişim engellemesi
yapmasına imkân sağlıyor. Yani hükümetin atadığı bir bürokrat,
“başkalarının hak ve özgürlüklerini korumak” gibi hiçbir sınırı
bulunmayan uçsuz bucaksız bir alanda istediği haberi ve görsel
malzemeyi, üstelik yayını yapan internet sitesinden de habersiz
olarak doğrudan yayından kaldırabilecek.
18- Buna karşı yargıda itiraz mümkün olacak
mı?
Evet. Ancak burada sorun, yeni düzenlemenin “yasaklamayı” sürecin
başında temel hareket noktası olarak görmesi, yargıyı içerik
engelleme aşamasında devre dışı bırakması. Yasaklamayı temel
hareket noktası olarak gören anlayış, mevcut yasaya eklenmek
istenen diğer düzenlemelerde de bulunuyor.
19- TİB’e doğrudan tanınan yetki dışında da yargı kararı
olmadan yasaklama mı öngörülüyor?
Evet. Yine mevcut 9. maddeye yapılmak istenen başka bir ekle,
idarenin doğrudan engellemediği bir içerikte “özel hayatının
gizliliğinin ihlal edildiğini iddia eden kişiler” başkanlığa
doğrudan başvurarak erişimin engellenmesini isteyebilecekler. TİB,
yani idare, burada sadece başvuru sahibinin “hakkın ihlaline neden
olduğu öne sürülen ilgili yayındaki haberin-içeriğin adresini
(URL), hangi açılardan hakkın ihlal edildiğine ilişkin açıklamayı
ve kimlik bilgilerini ispatlayacak bilgileri” eksiksiz vermesine
bakacak. Eksik yoksa TİB, “bu talebi uygulanmak üzere derhal (yeni
kurulacak) erişim sağlayıcılar birliğine bildirecek ve erişim
sağlayıcılar bu tedbir talebini en geç dört saat içinde yerine
getirecek.”
Böylece, örneğin bir haberde “özel hayatının gizliliğinin ihlal
edildiğini” öne sürecek olanlar sadece TİB’e başvurarak söz konusu
haberi yayından kaldırtabilecekler. Dikkat ederseniz, bu
düzenlemede de bir yargı denetimi-kararı aranmıyor, içerik
sağlayıcıdan, örneğin haber sitesinden savunma-görüş istenmiyor.
Böylece, ilgili haber sitesinin kendi içeriğinden çıkarılan
haberden ancak çıkarıldıktan sonra haberdar olabileceği bir düzen
öngörülüyor.
Bu hükümde yargı kararı, ancak bu yasaklamadan sonra devreye
sokuluyor ve başvuru sahibinin 24 saat içinde sulh ceza hâkimine
başvurarak karar çıkartması, aksi halde içeriğe konan tedbir
kararının kendiliğinden kalkması öngörülüyor. Teklif, bu
başvurularda hâkimin de en geç 48 saat içinde karar almasını
öngörüyor.
20- İçerik sağlayıcıyı devre dışında bırakan başka bir
düzenleme öngörülüyor mu?
Evet. Yine mevcut yasanın 9. maddesinde yapılmak istenen
değişikliğe göre, “kişilik haklarının ihlâl edildiğini iddia
edenler, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer
sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından
çıkarılmasını isteyebilecek” ki, benzer bir düzenleme içerik
sağlayıcı ile sınırlı olmak üzere bugün de var. Teklifte, bu
talebin içerik ve/veya erişim sağlayıcı tarafından en geç 24 saat
içinde cevaplanması öngörülüyor.
Ancak başvurunun yargıya yapılması durumunda, sulh ceza hâkimi
içerik sağlayıcıdan savunma-görüş almadan ilgili içeriğin
kaldırılmasına, bu tedbiri yeterli görmemesi durumunda bütün
sitenin kapatılmasına karar verebilecek.
21- Yeni düzenlemede tartışma yaratan “trafik bilgileri”nin
paylaşımı ne anlama geliyor?
Trafik bilgisi, internet kullanıcılarının hangi siteleri, o
sitelerde hangi sayfaları ne kadar süreyle takip ettiklerini,
kimlerle temasta olduklarını içeriyor. Mevcut yasada, erişim
sağlayıcıların (örneğin TTNET, Superonline vs.) bu bilgileri altı
aydan az, iki yıldan fazla olmamak üzere saklaması ve gizliliğini
muhafaza etmeleri öngörülüyor.
Yeni düzenleme ile bu konuda iki kritik değişiklik öngörülüyor.
Birincisi; trafik bilgilerini saklama süresi uzatılarak alt sınır
bir yıla çıkarılıyor. İkincisi de, mevcut yasada olmayan bir
şekilde, “başkanlığın (TİB’in) talep ettiği bilgileri talep edilen
şekilde başkanlığa teslim etmek” yükümlülüğü getiriliyor. Böylece
idare, yine yargı kararı olmaksızın, internet kullanan herkesin
hangi siteleri, sayfaları ziyaret ettiğine, bu sayfalarda ne kadar
kaldıklarına, kimlerle temasta olduklarına ilişkin bütün bilgileri
istediği anda alabilecek. Mevcut yasada bu durum, sadece
“faaliyetine son verecek içerik sağlayıcılar” için
öngörülüyordu.
22- Yeni düzenlemeyle getirilmek istenen erişim
sağlayıcılar birliği ne yapacak?
Erişim sağlayıcıların tek çatı altında toplanması ve yayından
çıkarma, yayın durdurma gibi mahkeme veya idare kararlarının artık
bu birlikçe yapılması öngörülüyor. Böylece idare artık siteleri
bizzat erişime engellemek gibi icrai bir süreçten ayrılarak, daha
çok karar verici ve/veya tebliğ edici bir pozisyona çekilecek.
Erişim ve yer sağlayıcılar, tebliğ edilen siteler için artık mevcut
yasadaki ölçüt olan “teknik imkânlar elverdiğince” değil, her
durumda 4 saat içinde erişim engellemekle yükümlü olacaklar, aksi
halde yaptırımla karşılaşacaklar. Erişim sağlayıcılar, erişimi
engellenen sitelere, DNS ayarlarını değiştirerek yapıldığı gibi,
“alternatif erişim yollarını engellemekle” de yükümlü olacaklar.
Erişim/yer sağlayıcılar için öngörülen yükümlülük ve yaptırımları,
“ceza hukukunda sorumluluğun şahsi olduğu” ilkesine aykırı bulan
hukukçular var.
Erişim sağlama hizmeti için birliğe üye olmak koşul haline
getirilecek. Birliğin tüzüğü de, Bilgi Teknolojileri İletişim
Kurumu’un (BTK) onayına tabi olacak.
23- Peki yeni düzenlemede hiç olumlu bir değişiklik yok
mu?
Var. Türkiye’de Youtube’un bile yasaklanmasına neden olan siteleri
tamamen kapatma uygulaması, yeni düzenleme ile istisna haline
getiriliyor. Yeni düzenleme, internet sitelerinde sadece ihtilaf
konusu olan içeriğin, örneğin o site içinde adresi verilen (URL)
haberin çıkarılmasını esas alıyor. Ancak ister yargı, ister idare
tarafından içerik çıkarılmasına karar verilsin, bu süreçte içeriği
sağlayanlara, örneğin haber sitelerine yer vermiyor, ihtilafın
çözülmesinde onların görüşlerinin-savunmalarının alınmasını
öngörmüyor. Siteler, genellikle ancak içeriklerinin engellendiğini
öğrendikten sonra yargıya itiraz aşamasında sürece dahil
olabiliyor.
Yeni düzenleme, “içeriğin engellenmesinin hak ihlalini
engellemediği zorunlu durumlarda” sitelerin tamamen de erişime
kapatılmasına imkân sağlıyor.
24- Peki internette özel hayat ve kişilik haklarının yaygın
ihlali de bir gerçek değil mi?
Evet, bu da bir gerçek. Ancak getirilmek istenen düzene ilişkin
sorun, haklarının ihlal edildiğini öne sürenlerin başvuruları
üzerine yapılacak denetim değil. Bu denetimin yargı yerine idare
tarafından da yapılmasının öngörülmesi ve idarenin yetki alanının,
bir hukuk devletinde kabul edilemeyecek kavramlar ve ölçülerle
alabildiğine genişletilmesi. Yeni düzenlemeyle hükümetlerin atadığı
bürokratlar hükümetlerin talimatları, istekleri, ihtiyaçları
doğrultusunda haber alma hakkı ve ifade özgürlüğünü çok geniş bir
alanda kısıtlayabilecek duruma getiriliyor.
Diğer yandan, yeni düzenleme ile görevle ilgili suçlardan dolayı
TİB Başkanı hakkında soruşturma başlatmak bakanın, TİB çalışanları
hakkında soruşturma başlatmak da TİB Başkanı’nın iznine bağlanarak,
yeni bir dokunulmazlık alanı açılıyor.
25- Düzenleme bu haliyle yasalaşırsa Anayasa’ya aykırılık
doğacak mı?
Bu haliyle yasalaşırsa düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’ne
götürülmesi yüksek bir olasılık. Zira basının sansür
edilemeyeceğinden yargı yetkisine uzanan bir dizi alanda tartışmalı
bir düzenleme karşısındayız.
Diğer yandan Anayasa’nın 90. maddesi, “temel hak ve özgürlüklere
ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı
hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda
milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” hükmünü içeriyor.
Mevcut yasanın bile AİHM’de Türkiye’nin mahkûm edilmesine neden
olduğunu unutmamak gerekir. Dolayısıyla yasanın uygulanmasında,
yüksek bir ihtimal olmamakla birlikte, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’ni esas alacak hâkimler de çıkabilir. Ancak, çok
işletilmese de yargı için önemli bir ölçüt olan Anayasa’nın 90.
maddesinin, internet içeriklerine erişim engelleme yetkilerini
kullanırken idareyi durdurmayacağı açık.
Düzenleme bu şekliyle yasalaşırsa, Türkiye, internet alanında
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden yeni cezaların yoluna revan
olacak gibi görünüyor…