24 yıllık medya patronu ama ilk kez konuştu: Erdoğan beni yokluğa mahkum etmelerini söylemiş!
Flash TV’nin sahibi Ömer Göktuğ, yıllar sonra ilk kez konuştu. Medyaradar’ın usta röportajcısı Alev Gürsoy Cimin’e çok ses getiren bir röportaj veren Göktuğ, bakın Türk medyasını ve medya patronluğunu nasıl anlattı. İşte ders niteliğinde o çok çarpıcı röportaj…
Çalışanlarını siper edenlerden değil, çalışma arkadaşları için
kendini siper edecek kadar cesur yürek o…Belki de bu röportaj
sayesinde bugün ilk kez onunla tanışacaksınız. Çok gündemde olmayı
sevmiyor, internette tarama yapsanız fotoğrafını bile kolay kolay
bulamazsınız. Dedim ya başarılı ama geri planda durmayı tercih
ediyor. Bir basın emekçisi olarak ben kendisini tanıdığım için
mutluyum ve gurur duydum, ne de olsa çok kalmadı onlardan… Okan
Bayülgen’in tabiriyle “Devrimci kanal” Flash TV’nin sahibi o. Ömer
Göktuğ… Açık yürekli, cesur. Bir medya patronu ilk kez bu kadar
açık konuşuyor. 24 yıllık bir TV’nin sahibi dile kolay. Kimler
geldi, kimler geçti, bir tek o kalıcı oldu. Bir tek o çizgisini
bozmadı. Bütün medya patronlarını az çok tanıdık, ama öyle ama
böyle gündeme geldiler. Kimi vergi cezaları ile kimi iktidara
yakınlığı ile kimi girdiği ihaleler kimi de giderek büyürken,
gücüne güç eklerken… Ama o hep geri planda kaldı… 24 yıldan bu yana
kendi yağı ile kavrulan bir kanaldan bahsediyoruz. Birçok kanal el
değiştirdi, kapandı ama Flash TV’nin ne duruşu değişti ne de
patronu… Tempoyu hep yüksek tuttular, Türk toplumunun unuttuğu
eğlenceyi hep doyasıya yaşadılar. Bir nevi izleyicide antidepresan
etkisi yaptılar…
Kimi zaman tebessüm ettik, kimi zaman pes dedik…! Ama işin en güzel
yanı halay nasıl güzel çekilir, onu da onlardan öğrendik,
Ankara’nın bağları ile göbek atan keyifli yurdum insanlarına şahit
olduk…
O ne iktidara yakın ne de cemaate. Hani şu moda tabir var ya:
Bitaraf olmayan bertaraf olur. Sanırım bu açıklamayı pek
önemsemiyor. Medya bağımsız olmalı, hiçbir iktidarla yakınlığı
olmamalı, kanalımız tam bağımsız diyor. Flash TV’nin halaylarla
anılmasını da tebessümle karşılıyor. Diyor ki “Bizi küçümseyen
zübbeler bile düğünlerinde bizim şarkılarımızı çalıyor. Toplumun
her kesimi bizi izliyor” diye de iddialı konuşuyor. Bu röportajdan
ben çok büyük keyif aldım, en çok etkilendiğim kısmı ise “Güvercin
tedirginliği”ydi. Nedir o tedirginlik? diye sormayın, röportajda
saklı…
Satırlarımın sonuna gelirken hemen emeğe saygı diyorum ve bu
röportaj için benim kahrımı bir hayli çeken ve büyük emek veren
Flash TV’nin başarılı ekran yüzü Mustafa Yenigün’e teşekkürü
borç bilirim. Hayli ilginç sunum tarzı, görselliği ve habere
hâkimiyeti ile kendisini takipte olduğumuzu ve başarılarının
devamını dilediğimizi de söyleyeyim.
Şimdi ben aradan çekiliyor sizi Ömer Bey ve bu ders niteliğindeki
röportaj ile baş başa bırakıyorum… Mutlu olun, umudunuzu
yitirmeyin, güzel yarınlar bizim! Sevgi dolu bir dünya ve
gerçek gazetecilerin koridorlarda cirit attığı bir medya
diliyorum…
RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
TWİTTER: gazetecialev
MAİL: [email protected]
Ömer Bey, öncelikle röportaj talebimi kırmadığınız için çok
teşekkür ediyorum. Flash TV gibi yıllara meydan okuyan, renkli ve
çok konuşulan bir kanalın sahibi olmanıza rağmen pek gündemde
değil, geri planda kalmayı tercih ediyorsunuz. Öncelikle sizi
tanımak isterim, kimdir Ömer Göktuğ?
Flash ile ilgili düşünceleriniz için teşekkür ederim. Ben 1953
İstanbul Beşiktaş nüfusuna kayıtlıyım. Çok gözlemci ve hafızası
kuvvetli biriyim. Menderes dönemi Kıbrıs anlaşması, İngiltere
infiali gibi olaylardan bugüne kadar siyasi ve sosyal hayatı
yakından gözlemleyerek yaşıyorum.
“İŞADAMI CEPHEYE EN SON
ÇIKAR”
Diğer medya patronları gibi işadamı olmanıza rağmen pek
gündemde değilsiniz, ne siz ne de aileniz neden?
Bir iş adamı, ne iş yapıyorsa yapsın cepheye en son çıkar. Kişisel
imajı ile kurumsal imajını ayırır, ayırmalıdır. Gündeme gelmek veya
öne çıkmak esasen kurumsal bir sorun, acizlik veya olağanüstü bir
durum nedeniyle olabilir.
“MEDYA GÜCÜ İLE ÇIKAR SAĞLAMAYI
REDDETTİK”
Kimler geldi kimler geçti bu medya kervanından dersem
yeridir. Birçok medya patronu tarihe gömüldü. Hala varlığını
sürdüren en eski medya patronlarından birisiniz ve Flash TV
çizgisini hiç bozmadı, hep kalıcı oldu, bunun sırrı ne,
nerede?
Evet, ilk özel TV Magic Box grubu idi. 10 yıl önce gittiler. Biz
ikinci özel kanalız. Bizden sonra HBB, Kanal 6, Show gibi kanallar
yayına geçti. Flash 1991 yılı sonunda kuruldu, 24 yaşında. Bu
durumun birçok nedeni var. Öncelikle yüzde yüz özkaynak ile yola
çıktık ve hiçbir zaman borçlu olmadık. Tüm krizlerde çok dikkatli
davrandık. İkinci sebep ise medya gücü ile çıkar sağlamayı
reddettik… Çünkü bu alışkanlık tedavisi olmayan bir kötü
alışkanlıktır. Alışırsan kurtulamazsın ve batar gidersin.
“MEDYA PATRONU MEDYAYI HAKSIZ ÇIKARLARI
İÇİN KULLANAMAZ”
Bir işadamı olarak medyada yer almak isteyişinizin diğer
medya patronlarına benzer ya da farklı yönleri var mı? Mesela
ihalelerde vs. faydasını görüyor musunuz, tabii
giriyorsanız?
Hiçbir şirketimiz resmi veya özel hiçbir ihaleye girmemiştir. Son
dönem yani 5 – 6 yıllık özel kanallar hariç tüm medya patronlarını
tanırım… Aydın Doğan, Dinç Bilgin, Kemal Uzan, Enver Ören ve
diğerlerini medya işine girmeden 10-15 yıl öncesinden tanırım.
Medyanın güç olarak görülmesi ve haksız çıkarlar için kullanılması
genellenebilir bir olgu olarak görülmemeli.
“HEPSİNİ TANIRIM, HİÇ BİR İKTİDARDAN
TALEBİM VE ÇIKARIM OLMADI”
Medyaya neden girdiniz peki, bu iş sizin için keyif ve
tutku muydu, yoksa medya patronu olmanın getirdiği prestijden mi
yararlanmak istediniz?
Medya üzerinden hiçbir ekstra prestij yaşamadım… Doğrusu pek keyif
de almıyorum. Hatta çok sıkıntı çektiğimi ve ciddi zararlar
gördüğümü söyleyebilirim. Bir işadamının prestiji, kendi iş
dünyasında ve çalışanlarına karşı düşünülebilir; bu anlamda prestij
güvenilirliktir. İmza güveni, söz güveni ve hatta konuşulmayan
konularda bile güven… Hiçbir sözümüzden dönmedik ve
çalışanlarımızın haklarını hiç aksatmadan verdik. Flash’ın 24
yıllık tarihinde maaşlar bir gün bile geç ödenmedi. Bir insanın
prestiji, dost ve aile çevresi ile toplum önderleri ile ilişkileri
olarak değerlendirilebilir. Kendim ve ailem için mütevazı bir
hayatım oldu. Liderlere gelince Sn. Demirel’i 40 yıldır tanırım.
Korkut ve Turgut Özal kardeşleri ve Erbakan hocayı çocukluğumdan
beri tanırım. Sn. Kılıçdaroğlu’nu SSK Genel Müdürlüğünden beri
yaklaşık 35 yıldır, rahmetli Ecevit’i, Sn. Baykal’ı Mesut Beyi, Sn.
Çiller’i yakinen tanırım. Sn. Gül ve Sn. Erdoğan’ı Lise çağlarından
beri… Hatta daha onlar birbirini tanımadığı zamanlardan beri ayrı
ayrı tanırım… Eğer bu insanları tanımak prestij sağlıyorsa, ben
medya işine girmeden çok önceki zamanlardan bayağı prestij
sahibiymişim. Hemen söyleyeyim bu insanların hiçbirinden hiçbir
talebim ve çıkarım olmamıştır… Tam tersi olmuş olabilir.
“SÖZCÜ KURULURKEN BANA DA YATIRIMCI OLARAK
TEKLİF YAPILDI AMA…”
Türk medyasının en büyük sorunlarından birinin medya
patronlarının sadece gazetecilik değil de başka alanlarda da
faaliyet göstermesi, mesela işadamı olması ve bu nedenle
iktidarlara boyun eğmek durumunda kaldıkları söyleniyor. Ve
Türkiye’de Sözcü gazetesinin patronu dışında sadece gazetecilik
yapan başka medya patronu yok. Siz de bir işadamısınız bu konuda ne
düşünüyorsunuz?
Medya patronlarının işadamı olması doğal bir durumdur. Yeter ki iyi
işadamı olsunlar. Gazetecilerin medya patronu olması olağandışı ve
normal ekonomik kurallara uygun olmayan bir durumdur. Bir
gazetecinin medya yatırımı yapabilecek kadar parası olması kolay
izah edilemez… Bunun örnekleri var… Arka planı ile ilgili somut
bilgilerim var ama bu konuya girmek istemem. Sözcü kurulurken
bana da yatırımcı olarak teklif yapıldı. Bu teklif, çözüm önerisi
olmayan sert ve yıkıcı muhalefet… Muhalif kesimlerin istismarıdır.
Uluslararası basın ilkelerini zorlamamak gerekir.
Sözcü Gazetesi’nin şu anki sahibinden mi gelmişti bu teklif
size ve neden kabul etmediniz, sert muhalefet miydi
sorun?
Hayır, gazete kurulmamıştı bile o zaman. Birkaç kişi benimle bu
konuda görüştü ancak ben görsel basında kalmayı yani sadece Flash
TV ile yetinmeyi daha mantıklı buldum. Netice itibari ile yazılı
medyaya çok yakın değildik, bildiğimiz sektörde kalmak daha
akılcıl.
Yani bir gazete açmayı düşünmüyorsunuz...
Yok düşünmüyorum. Hiç böyle bir düşüncem olmadı, olacağını da
sanmıyorum…
“İSTER MALİYECİ GELSİN, İSTER
MÜFETTİŞ”
Peki, siz bu bahsettiğim sorunu hiç yaşıyor musunuz? Yani
hem medya patronu hem de işadamı olmanın ağır geldiği günler oluyor
mu?
Sultan Abdulhamit, her kurulan gazeteye, dergiye bir kese altın
gönderirmiş. Bunu çoğu kabul edermiş. Kabul etmeyenlerle hafiye
teşkilatı ilgilenirmiş… Genlerimiz böyle. Benim yaşadığım dönemde
ise, siyasiler şöyle bir bakıyor… “Nasıl olsa bir şeyler ister”
diye bekliyor… Bir şey isterse kucakta… İstemezse biraz yol
veriyor… Yine istemezse gelsin maliyeci, gelsin müfettiş, gelsin
kamu gücü. En son versiyon ise “Süleyman iki milyon gönder… Reklam
faturası geliyor”
“MEDYA PATRONLARI SEKTÖRÜ YETERİNCE
BİLMİYOR”
Peki diğer medya patronlarını eleştirdiğiniz konular var mı
hiç?
Ben medya patronlarını, sektörü yeterince bilmedikleri konusunda
eleştiriyorum. Patronlar sektörün mali portresini, hukuksal
yapısını, üretim düzenini, medya & reklam tarafını yeterince
bilmiyor… Profesyonellere teslim olmuş gidiyor. İş dünyamızın en
akıllı adamlarından Erol Aksoy Show’u kurup teslim ettiği üç
profesyonel yöneticisinden ilk bir yılda “Bizi ortak et” teklifi
aldı.
“ACUN ILICALI’NIN MEDYA PATRONLUĞU GELECEK
VAAD EDİYOR”
En beğendiğiniz medya patronu kim mesela?
Hiç tanımıyorum, kaynaklarını bilmiyorum ama en iyi potansiyeli
Acun Ilıcalı olarak görüyorum. İşin ekonomisine riayet ederse ve
kazaya uğramazsa kalıcı olabilir.
“SİYASİLER MEDYAYA İKTİDARDA BAŞKA
MUHALEFET DE BAŞKA DAVRANIYORLAR”
Az önce de dediğim gibi Flash çok eski bir kanal, birçok
iktidar dönemini gördü, Hiç başınızın ağrıdığı oldu
mu?
Bu işin içinde rahmetli Özal’ı, Sn. Demirel’i, Rahmetli Erbakan’ı,
Sn. Çiller’i, Sn. Mesut Yılmaz’ı Rahmetli Ecevit’i Sn. Abdullah
Gül’ü, Sn. Erdoğan’ı gördük… Şimdi de Sn. Davutoğlu’nu görüyoruz.
Bunların ortak yanı “İktidarda başka, muhalefette başka”
olmalarıdır. Hepsinin muhalefet dönemlerinde medya ilişkileri çok
sıcak ve medenidir. Yine hepsinin iktidar döneminde “Benden
değilsen, karşımdasın” fikri hâkimdir. Bu durum medya namusu
taşıyanlar için çok ağır bir baş ağrısı yapar. Tarafsız… Bağımsız…
KORKAK olursunuz.
“SİYASİLERDEN TEHDİT NİTELİKLİ ELEŞTİRİ
ALDIM”
Mesela herhangi bir iktidar döneminde yaşadığınız bir baskı
ve yahut her hangi bir bakanla ile vekil ile yaşadığınız ilginç bir
anınız olayınız var mı yayınlarınız nedeniyle?
Evet, bana göre çok ilginç… Bir bakan, birkaç milletvekili, birkaç
belediye başkanı beni arayarak “şart ve tehdit" nitelikli
eleştiriler yaptı.
“BİR SİYASİYE
KÜFRETTİM”
Siz ne yaptınız?
Sinkaflı küfür ettim.
Yaa sonra ne oldu?
İnanın hiç bir şey olmadı…Sadece bir tanesi ağabeyimi arayarak beni
şikayet etmiş.
“KİMSEYE BİAT ETMEM”
Sonra?
Sonra unutulup gitti…Hatta o bakan İstanbul’da bir otelde
kahvaltıda beni gördü, geldi boynuma sarıldı.
“RAHMETLİ BABAM MEZARDAN KALKSA TEHDİT VE
ŞANTAJA BOYUN EĞMEM”
Yaptığınızı doğru buluyor musunuz şimdi
düşününce?
43 yaşındaydım. Çok kızdım, telefonda oldu… İsim verip kimseyi
mahcup etmem… Ama rahmetli babam mezardan kalksa tehdit ve şantaja
boyun eğmem, biat etmem.
“ERDOĞAN, BENDEN UZAK DURMALARINI BENİ
YOKLUĞA MAHKÛM ETMELERİNİ SÖYLEMİŞ”
Malum diğer medya patronlarının iktidarla başı zaman zaman
ağrıyor. Sayın Erdoğan, her daim konuşmalarında onları ve
yayınlarını hedef alıyor, siz bu konuda sanki biraz şanslısınız pek
hedefte değilsiniz, bunun sebebi size göre ne?
Sayın Erdoğan’ı 68 yılından bu yana tanırım. İmam Hatip Lisesi
2.inci veya 3.üncü sınıfındaydı. Beyoğlu ilçe gençlik kolu
başkanlığı, ilçe ve il başkanlığı, Belediye Başkanlığı, Parti
başkanlığı Başbakanlığı dönemlerini ayrıntısıyla bilirim. Sn.
Erdoğan’ın tanıdığı ilk TV patronu benim. Girdiği ilk TV Stüdyosu
bizim stüdyolarımızdır. İkimiz de birbirimizi biliriz. Başbakan
olup girdiği ilk Bakanlar kurulunda arkadaşlarına “Benden uzak
durmalarını, yokluğa mahkûm etmelerini” söylemiş. Bunu bana o
kurulda bulunan iki bakan anlattı. Bana neden bu kadar kırgın –
kızgın olduğunu bilmiyorum. AKP kurulurken Sn. Gül, Sn. Gökçek ve
Sn. Erdoğan yarışıyordu. Ben esasen bu kuşaktanım ama Erbakan
Hoca’yı yarı yolda bırakmalarını hoş karşılamıyordum. Bu üçlü
arasında en az yakın olduğum kişi Sn. Erdoğan’dı… O süreçte benim
dışımda ve bence gerçek dışı bazı dedikodular nedeniyle kırılmış
olabilir. Yine de Flash gerçekten tarafsız yayıncılık yapıyor…
Yıkıcı muhalefet yapmıyor… Bu durumu da dikkate alıyor
olabilirler.
“FLASH TV GERÇEKTEN TARAFSIZ YAYINCILIK
YAPIYOR, YIKICI MUHALEFETE KARŞIYIZ”
Geçmişi de çok iyi bilen bir medya patronu olarak size
desem ki bugünkü medyanın durumunu nasıl görüyorsunuz ne dersiniz
ve size göre Türk medyasının en büyük sorunu ne?
Medyamızın Patron yetersizliği önemli bir sorun. Bunun yanında
mecra bolluğu ve kadro yetersizliği de önemli sayılır.
“PESPAYE DURUMLAR,
KALDIRAMIYORUM”
Çok geçmedi üzerinden Türkiye uzunca bir süre medyaya bomba
gibi düşen tapeleri konuştu, “Alo Fatih” sanırım uzunca bir süre
hafızalardan silinmeyecek. Sizin de hiç böyle baskılar aldığınız
oldu mu, var mı bir Alo Fatihlik durum? Hatta hüngür hüngür ağlayan
bir medya patronuna bile şahit olduk.
Bunlar üzüntü verici pespaye durumlar.
“MEDYA PATRONU OLMANIN ZORLUĞUNU AYDIN
DOĞAN VE DİNÇ BİLGİN’E SORMALI”
Mesela geçtiğimiz günlerde Koza İpek Yayın Grubu'nun
patronu Akın İpek ilk kez konuştu, açıklamaları büyük yankı
uyandırdı, “İktidar sürekli bana baskı yaptı, şu çalışanını kov, şu
gazeteciyi at” dedi ama direndim dedi. Medya patronu olmak sanırım
zor bu ülkede?
Sn. Akın İpek’i tanımam… Ne kadar dirençli ve direncinin ne
kaynaklı olduğunu bilmem. Tek bilebildiğim şey son on yıldaki çok
hızlı yükselişidir. Medya patronu olmanın zorluklarını Aydın Bey’e,
Dinç Bey’e, Erol Bey’e sormalı… Bugün mutlu olan medya patronlarına
ise birkaç sene sonra sorulabilir.
“ERDOĞAN’IN YAKIN ÇEVRESİ BİLE VAR DERKEN
BEN BASKI YOK DİYEMEM”
İktidarın ve özellikle Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın
medyaya yönelik tutumunu nasıl buluyorsunuz? Var mı bir baskı
ortamı?
Sayın Erdoğan’ın yakın ve eski çevresi bile baskı var derken… Benim
aksini söylememi beklemiyorsunuzdur. Siyasette istihbarat ve
propaganda çok önemlidir. Tayyip Bey ilk gençlik seminerlerinden
beri bunu çok iyi bilir.
“DÜN ERGENEKONCULARA ÜZÜLÜYORDUK ŞİMDİ
BUNLARA”
Türkiye malumunuz çok sıcak günlerden geçiyor. Geçtiğimiz
günlerde Zaman ve STV grubuna yönelik bir operasyon düzenlendi. Siz
bunu bir paralel yapı operasyonu olarak mı yoksa medya operasyonu
olarak mı değerlendirirsiniz?
Valla biz eskiden Ergenekonculara üzülürdük, şimdi bunlara
üzülüyoruz. Bu Balyoz, Ergenekon operasyonları olurken diyorduk ki,
sıra bir gün bunlara gelecek ve bu kez başkaları da onlar için
üzülecek. Tam da dediğimiz gibi oldu. Bu hiç akılcıl bir olay
değil, biz bunu taa 2008 yılında programlarımızda dile getirdik.
Bir takım yabancılar Türkiye’ye geldi ve bunların akıllarına bir
şeyler koydu. Gözü olan, kulağı olan, aklı olan Flash izleseydi o
dönem ne demek istediğimizi anlardı. Medya operasyonuydu, inlerine
girildiydi kısmı bana göre teferruat, bunlar iktidar savaşları.
Cephe ve mevzi savaşları, Basın özgürlüğü vs. hikaye. Arka plandaki
ayrıntıları görmek lazım. Kimse hikaye anlatmasın.
“İTİLMİŞ KAKILMIŞ BİR
KURUMUZ”
Anladığım kadarıyla siz ne iktidara yakınsınız ne de
cemaate. Ne güzel şucu bucu olmamak değil mi bir medya patronu
için?
(Gülüyor) Bitaraf olan da bertaraf oluyor sonra. Biz çok itilmiş
kakılmış kenarda tutulmuş bir kurumuz. Bertaraf olmak da böyle bir
şey işte.
“GÜVERCİN
TEDİRGİNLİĞİNDEYİZ”
Bu şartlar altında ne kadar özgürsünüz, ya da kendinizi ne
kadar özgür hissediyorsunuz?
Bağımsız, Tarafsız korkak durumdayız… Toprağı bol olsun Hrant Dink
bu duruma “Güvercin Tedirginliği” diyordu.
“BAĞIMSIZ, TARAFSIZ VE KORKAK
DURUMDAYIZ”
Basın özgürlüğü diye şey kaldı mı hala? Bu sorunun
cevabı biraz zor gerçi ama?
Evet… Ülkemizde sonsuz bir basın özgürlüğü var. Çok mutluyuz.
Keyfimize diyecek yok…Oldu mu?İsterseniz kafayı yemeden konuyu
değiştirelim.
Peki, tamam sağlam kafa ile sağlam bir soruya geçelim o
halde Bildiğim kadarıyla Bursa’da yaşıyorsunuz. Peki, oradan bir
TV kanalını yönetmek zor olmuyor mu, neden İstanbul’da değilsiniz
ya da kanal neden Bursa’da değil?
CNN’in merkezi Atlanta’da, New York’ta değil, Washington’da değil.
Bizim grup şirketlerin merkezi Bursa. Tabii ki operasyonlar
İstanbul ve Ankara’dan yürütülüyor. Biz bir yerel televizyonlar
Network’ü olarak yola çıktık. Uzun hikâye… Bunu anlayan olmadı…
Şimdi de anlayan yok. Adam ABD’ye gidiyor; aynı kanalda kendi
ilinin, hatta ilçesinin olaylarını izliyor. Bunun yanında NBA
maçını izliyor. Buna network veya Yerel – Ulusal zincir denir. Bu
nedenle Bursa uygundu… Ama 25 yıldır sektör hala bu aşamaya
gelmedi… İşte sektör.
“BİZİ Tİ’YE ALANLAR BİZİMLE
COŞUYOR”
Ömer Bey açıkçası, Flash TV bizi hep tebessüm ettiren bir
televizyon kanalı. Halayla da artık neredeyse bütünleşti… Kanalı
her açtığımızda mutlaka bir halay, türkü eğlence alıp başını
gidiyor, tabii bunu çok ti’ye alanlar da var, Hatta “Dünya yıkılsa
Flash halay çeker” diyenlerin sayısı hayli fazla, bu konuda ne
düşünüyorsunuz?
Bakın Ankara’nın Bağları türküsü bizden çıktı. Tavukları pişirmişem
bizden çıktı. Kolbastı oyunu bizden çıktı. Zengin fukara hangi
düğüne gitseniz bunlar çalmadan düğün bitmez. Aslında bu toplumda
Flash’ın net bir karşılığı var. Bizi Ti’ye alanlar da bu şarkılarla
coşuyor. İzin verin de herkesin “Belgesel" seyrettiği bir toplumda
bunlar da olsun.
“BİZİ KÜÇÜMSEYEN ZÜBBELERE SÖZÜMÜZ ŞU: NE
YAPTIĞIMIZI İYİ BİLİYORUZ”
Müzik ruhun gıdası derler, peki sürekli halaylarla anılan
bir kanal olmak sizi rahatsız ediyor mu? Hatta "Flash TV kafası"
tanımlaması bile var. Bunlar sizi kızdırıyor mu?
Halay, Flash TV kafası gibi sözler bizi hiç rahatsız etmez. Bugün
kent nüfuslarımızın %60’ı kent doğumlu değil, kırsal veya taşra
doğumlu. Biz ne yaptığımızı biliyoruz… Züppeleri anlıyoruz… Onların
da çoğu taşralı, ama ne yapsınlar… Biraz farklı görünmeye
ihtiyaçları olabilir.
Hey gidi günler hey! Ömrünün yarım asrını Türk sinemasına
tahsis eden Kadir İnanır, bile Flash TV'den geçti, ana haberi
sunmuştu sizde, neden yine böyle bir atılımda bulunmuyorsunuz buna
benzer? Ve Kadir Bey’de umduğunuzu bulmuş muydunuz?
Medya topluma mal olmuş tüm popüler yüzleri kullanmak ister. Bu tür
denemelere atılım değil kitle testleri gözüyle bakmak lazım.
İzleyici çok iyi refleks veriyor… Özellikle televizyonda popüler
yüzlerden çok samimi, doğal ve güven verici tipler tercih
ediliyor.
Bu arada Kadir İnanır oyunculuk, spikerlik derken artık
akillerimizden de oldu bildiğiniz üzere, ne
düşünüyorsunuz?
Allah yolunu açık etsin.
“GENELEV KADININI DA CAMİ İMAMINI DA
KUCAKLAMAK İSTERİZ”
Dilber Ay’ın Parmaklıklar ardında yaptığı ilginç programı
sormadan edemeyeceğim. Bu format kime ait ve gaye ne programda,
kime ne mesaj verilmek isteniyor?
Her sanatçının kitlede özel bir karşılığı var. Bu format ve diğer
birçok özgün program formatımız Genel Yayın Yönetmenimiz Sn. Şenay
Şenol ve Programlar Müdürümüz Sn. Mustafa Aktaş tarafından
geliştiriliyor. Bu iki değerli yöneticimiz Flash TV’nin kurulduğu
günden bu yana kurumumuza çok değerli katkılar yapmışlardır.
“HER KESİM BİZİ
İZLİYOR”
Flash TV’nin hedef kitlesi kimler genelde?
Hedef kitlemizi “Yeni kentli”, “Orta ve orta altı gelir grubu”,
“Kadın”, “Orta yaş” grupları ağırlıklı olarak öngörüyoruz… Ama
şaşılacak şekilde üst gelir ve üst eğitimli gruplar tarafından
izlendiğimizi hatta bazı programlarımızın çocuklardan çok iyi tepki
aldığını da gözlemliyoruz. Sonuçta genelev kadınından cami imamına
kadar herkesi kucaklamak isteriz
“BİR TV KANALININ GÖRÜŞÜ VE SİYASİ
YAKINLIĞI OLAMAZ”
Her kanalın az çok siyasi görüşü ya da siyasetçilere olan
yakınlığı ortada ama ben Flash TV’nin rengini hiç çözemedim. Kime
yakın hangi görüşe daha sempati duyar?
Bir TV kanalının görüşü veya siyasi yakınlığı olmaz, olmamalıdır.
Flash TV’nin rengini çözemediğinize üzülmeyin. Ben de çözemiyorum…
Bir rengi yok herhalde. Çözebilen olduğunu da sanmam. İnsanlığın
ortak değerlerine, ülkemizin ortak değerlerine sahip olmaya
çalışıyoruz.
“TAM BİR ÖZGÜRLÜK VAR, VİCDANLI YAYINCILIK
YAPIYORUZ”
Flash TV’nin haberciliğini nasıl buluyorsunuz, var mı
herhangi bir müdahale?
Haber ve programlarımızda tam bir özgürlük vardır. Arkadaşlarımızın
ortak aklı ve vicdanı ile yayıncılık yapıyoruz. İnanılmaz belki ama
burada hiçbir editoryal yönlendirme yoktur. Bir çıkıntılık olacak
diye zaman zaman korkuyorum ama, hiç olmadı. En üst yöneticisinden,
kapıcısına kadar tüm arkadaşlarımla gurur duyuyorum. Onları çok
çalıştırır, yorarım; ama dışarıdan hiç toz kondurmam… Göğsümü siper
ederim.
“OKAN BAYÜLGEN’İ
SEVİYORUZ”
En büyük hayranlarınızdan biri Okan Bayülgen. Flash TV’nin
devrimci bir kanal olduğunu söylüyor her defasında, mutlu oluyor
musunuz o bunları söylerken?
Okan Bey, çok özgün medya duruşu olan biri. Donanımlı bir
televizyoncu. Arkadaşlarımız da O’nu seviyor.
Ömer Bey tekrar teşekkür ediyorum. Röportajımızın sonunda
size daha önce hazırladığım bir espriyi yapmak ve soruma cevap da
almak istiyorum ama kızmak yok! Halay çekmeyi biliyor
musunuz?
Açıkçası pek bilmem… Çocukluğumda folklor yaptım… Oyun havası,
Zeybek, Halay hepimizin genlerinde var. Hiç bilmeyen bile yarım
şişe rakıdan sonra aslanlar gibi oynar. İçmeden de oynanır tabii…
Sahneleri esir alan birçok başörtülü kız görüyorum.
Gönül isterdi ki daha uzun uzun sürsün bu güzel söyleşi,
hoş sohbetiniz ve cesur yüreğinizi canı gönülden selamlıyorum,
yürekten teşekkür ediyorum. Diğer medya patronları da dilerim sizi
örnek alır diyorum ve çalışanlarını siper etmek yerine göğsünüz
siper eder tıpkı sizin gibi…