24 TEMMUZ GAZETECİLİK BAYRAMI'NDA SKANDAL UYGULAMA
Cezaevinde tutuklu bulunan Marmara Üniversitesi öğrencisi Emine Akman, sınavlara girdiği halde sınavlara girmemiş gibi gösterildi.
10 aydır Bakırköy Kadın Kapalı cezaevinde tutuklu olan Marmara
Üniversitesi Gazetecilik bölümü 3. Sınıf öğrencisi Emine Akman,
sınavlara girdiği halde okul yönetimi tarafından sınavlara girmemiş
gibi gösterildi.
Bianet’in haberine göre 25 Temmuz’da görülecek dava öncesinde
gönderdiği bir mektupla yaşadıklarını anlatan gazeteci adayı Emine
Akman, gözaltına alındığı andan, tutuklandığı güne kadar fiziksel
ve psikolojik işkenceye maruz kaldığını iddia etti.
Emine Akman, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığı’na
defalarca dilekçeyle başvurmasına rağmen ders notlarını, sınav
tarihlerini ve sınav sonuçlarını öğrenemediğini söyledi. Ayrıca
fakülte yönertiminin Emine Akman’ın girdiği 1 vize ve 8 final
sınavını girilmemiş gibi gösterdiği ortaya çıktı.
25 Temmuz Çarşamba günü görülecek dava öncesi herkesi tutuklu
öğrencilerle dayanışmaya çağıran Akman’ın mektubu şöyle;
"Adım Emine Akman, Marmara Üniversitesi Gazetecilik bölümü 3. Sınıf
öğrencisiyim.
Yaklaşık 10 aydır Bakırköy Kadın Kapalı cezaevinde tutukluyum. 14
Ağustos 2011 günü Ataşehir’de bir arkadaşımın evine giderken hiç
bilmediğim bir sebepten ötürü gözaltına alındım.
Gözaltına alındığım andan, tutuklandığım güne kadar fiziksel ve
psikolojik işkenceye maruz kaldım. Açıkçası yaşadıklarımın
ayrıntısına girmeyi istemiyorum. Çünkü anlatırsam tekrar o anlara
geri döneceğim. Bu da beni oldukça zorluyor!
Fakat yaşadıklarımı İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) yaptığım
başvuruda ayrıntılı olarak anlattım. Gördüğüm işkenceden ötürü
polisler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundum. İfade için
çağırıldığım Savcılıkta doğru düzgün dinlenmeden suçlu muamelesi
gördüm. Savcılık, adli tıp raporum olmasına rağmen "kovuşturmaya
yer olmadığına dair" karar verdi. Duruma itiraz ettim fakat henüz
cevap almış değilim.
Tutuklandığım günden beri birçok sıkıntı yaşadım. Hala da
yaşıyorum. En başta eğitimim yarım kaldı. Tüm olumsuzluklara rağmen
okuluma buradan devam etmeye çalışıyorum. Fakat yapamıyorum.
Okula yazdığım hiçbir dilekçeye cevap verilmiyor. Ders notlarım,
sınav tarihlerim, sınav sonuçlarım bana gönderilmiyor. Kaç kere
okulumda sınavlara girmek istediğimi, dilekçe yoluyla fakülte
dekanlığına belirttim. Ne yazık ki hiçbir şekilde dikkate
alınmadım.
Geçen dönem (3. Sınıfın 1. Dönemi) cezaevinde girdiğim bir vize
sınavını ve sekiz de final sınavını sistemde "girmedi" diye
göstermişler. Girdiğim sınavlara "girmedin" diyorlar.
Bu yüzden sekiz dersten kalmışım. Not ortalamam düşmüş. Bunu ikinci
dönemin sınavlarına girdiğim zaman öğrendim. Bu dönem üstten hiçbir
ders alamadım. Bu yanlışın düzeltilmesi için fakülte dekanlığına
dilekçe yazdım. Bana yine cevap verilmedi.
Bu şekilde eğitimime nasıl devam edeceğim bilemiyorum. Aslına
bakarsanız okul, bizi çoktan gözden çıkarmış. "Suçlu" gözüyle
bakıyorlar bize.
Öyle ki, sınav zamanı selam gönderdik diye, hocamız hakkında
soruşturma başlatılmış. Bir selama bir soruşturma! "Biz" diyorum
çünkü burada benim gibi tutuklu olan birçok öğrenci var.
Tutuklandıktan sekiz ay sonra (iddianamede tek olmama rağmen sekiz
ay sonra) ilk mahkemeye çıktım. Yani 10 dakika içinde beni
yargılayıp, suçlu bulan, yüzüme bile bakmadan beni tutuklayanlar,
sekiz ay boyunca ne yaptığımı araştırdılar.
İstedikleri "delilleri" de bulamayınca artık davamı başlatmak
zorunda kaldılar.
"Örgüt üyesi olmamakla birlikte eyleme katılmak" iddiasıyla 15.
Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyorum. Ayrıca dosyamda, 1 Eylül
Dünya Barış Günü eylemine katılmam, benim gibi öğrenci olan ve
Muğla’da öldürülen Şerzan Kurt’u anma yürüyüşüne katılmam da suç
olarak görülüyor.
Somut bir delil yok. Ortada asılsız iddialar. Ve 10 aydır
tutukluyum.
Özgürlüğüm elimden alınmış... Birileri her şeyin kötüye doğru
gitmesini istiyor! Gün geçtikçe daha kötüye!
Bu yaşadıklarımın "Kürt" kimliğimden bağımsız olmadığını
düşünüyorum. Böyle düşünmeme neden olan, birçok şeyi yaşadım. Bugün
tutuklu olmam da hala aynı mağduriyeti yaşadığımın
göstergesidir.
Şunu da çok iyi biliyorum ki, benim durumumda olan daha birçok kişi
var. Gençlik gelecek olarak görülüyor; ama gelecek tutsak
edilmiş...
Ben kısaca durumumu sizinle paylaşmak istedim. 25 Temmuz’da saat
10.00’da mahkemem var. Her ne kadar serbest kalmayı umut etsem de,
ne olacağını bilemiyorum. İyi şeyler olsun diye umut
ediyorum...
Aradan geçen süre içerisinde "girmedi" diye gösterilen sınavlarım
düzeltildi. Fakat yine de bu, okulumun bir dönem daha uzadığı
gerçeğini değiştirmiyor. Bir de sınavlar için okula götürülmemem
konusunda bana sözlü bir açıklama yapıldı : "Okulun güvenliği için
sakıncalıymışım!"
Bana yapılan işkenceden dolayı polisler hakkında suç duyurusunda
bulunmuştum. "Kovuşturmaya yer olmadığına dair" karar verilmişti.
Ben de bu karara itiraz ettim. 12 Haziran günü bana bir kâğıt
geldi. Kâğıtta "itirazımın reddine" karar verildiği yazılıyor.
Asılsız suçlamalarla birlikte, işkence yaptıklarını da
reddediyorlar. Böylelikle adli tıp raporunu, tutuklandığım gün
muayene edildikten sonra bana verilen raporu ve cezaevindeki sağlık
dosyamda yazanları görmezden geliyorlar. Ayrıca aradan 10 ay
geçmesine rağmen vücudumdan hala geçmeyen morlukları ve izleri de
görmezden geliyorlar."
*Emine Akman, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi B-5, 27.05.2012
** Tutuluklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi herkesi davayı
izlemek için 25 Temmuz Çarşamba günü saat 10.00’da Çağlayan
Adliyesi’ne bekliyor.