20 YILDIR GAZETECİYİM, AHMET ŞIK'IN ADINI İLK KEZ DUYDUM!
Hürriyet gazetesi muhabiri Gülden Aydın, 20 yıllık gazeteci olduğunu belirterek Ahmet Şık'ın adını tutuklanıncaya kadar duymadığını söyledi.
Ahmet Şık, bir medya kahramanı haline
getirildi
Ahmet Şık'ın medya kahramanı olduğuna dikkat çeken Aydın, "Onun
tutuklanma nedeninin ne kadarının gazetecilik olduğu tartışılır.
Bir medya kahramanı haline getirildi." dedi.
Kurulduğu 1998 yılından beri Türkiye'nin önemli meselelerini tartışan Abant Platformu'nda, bu kez misafir aydınların gözüyle Türkiye tartışılıyor. 'Türkiye Üzerine Farklı Bakışlar' konusuyla başlayan Abant Platformu'nun üçüncü gününde 'Türk Medyasına Bakış' konusu ele alınıyor. Oturumu yöneten Boston Üniversitesi'nden Jenny White, "Patronun, devletin gücünün gerçekten gazetecilerin söyleyeceğini etkileyebiliyor mu?" diye sordu.
Hürriyet Muhabiri Gülden Aydın, çoğu yabancıların Türk medyasına oryantalist baktığını ifade etti. Oysa bugün Türk medyasının teknolojik ve entelektüel birikim olarak çok iyi bir durumda olduğunu vurgulayan Aydın, iyi durumda olmayan konunun ise köşe yazarlarının durumu olduğunu kaydetti.
Gazetecilerin patronla hükümetin arasını düzeltme misyonu üstlendiklerini dile getiren Aydın, "Günümüzde medya için 'tasmalı' denecek kadar da ileri gidildi. Ama buna çok fazla karşı çıkılmadı. Ama benim zoruma giden buna hiç kimsenin karşı çıkmaması oldu. Köşe yazarlarındaki bu kirliliği medya patronları ve siyasiler getiriyor. Medya patronları başka iş kollarındalar ve bu yüzden hükümetle aralarının bozulmaması gerekiyor. Medyaya ket vuruldukça demokratikleşmeye ket vuruluyor. Demokratikleşme konusunda Ahmet Şık örneği bence yanlış bir örnek. Demokrasi kahramanı haline getirildi. Onun gazetecilik nedeniyle tutuklanıp tutuklanmadığı davanın sonucunda belli olacak. Ayrıca ben 20 yıllık gazeteciyim ve Ahmet Şık'ın adını tutuklanıncaya kadar duymamıştım. Ahmet Şık medya kahramanı oldu. Onun tutuklanma nedeninin ne kadarının gazetecilik olduğu tartışılır. Bir medya kahramanı haline getirildi. Yeni dünya düzeninde Türk medyası da erkek egemenlikler tarafından yönetiliyor. Meclis'teki gibi yayında sözü geçenler olarak değil de özellikle eklerde yer buluyorlar. Erkekler daha çok siyasi konuları irdeleyen hükümetle araları iyi tutmak gibi 'ciddi haberler'e imza atarlar. Eklerde özellikle kadın haberleri için 'güzel mi' diye sorarlar. Engelli fotoğrafları pek istenmez. İsterse çok önemli bir olayın kahramanı olsun. Maalesef Deniz Seki'ye 'deniz anası' diyen bir medyamız var." dedi.
Apoyevmatini gazetesinden Mihail Vasiliadis, medyanın halkın hoşuna gidecek yönleri de kullandığını ifade etti. Eskiden dördüncü sayfa güzeli olduğunu, şimdi birinci sayfaya terfi ettiğini dile getiren Vasiliadis, halkın hoşuna giden işlerin yapıldığına dikkat çekti. Vasiliadis, patronların gazeteci olmamasından kaynaklanan sıkıntıları anlattı.
Todayszaman Genel Yayın Müdürü Bülent Keneş ise son 10-15 yıldır farklı bir medya yapısı oluştuğunu ifade etti. Polarizasyonun dışarıdan bakıldığında kötü gibi gözükse de aslında iyi olduğunu dile getiren Keneş, kendi sansür anlayışına göre yazarın yazılarında tek kelimeye dahi müdahale edilmemesi gerektiğini ifade etti.
FİNKEL'İN YAZILARI YALÇINDAĞ İLE GÖRÜŞTÜKTEN SONRA DEĞİŞTİ
Toplumsal karşılığı yüzde 15 olan bir medya elitinin yüzde 90’lık gibi konuştuğunu vurgulayan Bülent Keneş, "Şimdi de eşitlenmiş değil ama eskiye göre daha iyi. Andrew Finkel, işine son verilmesine neden olduğu zannedilen yazı gibi 7 ay boyunca aynı tür yazılar yazmıştır. Asla tek yazısına müdahale etmedim. Benden müsaade alarak Doğan Grubu'nun yayınından sorumu Mehmet Ali Yalçındağ ile yemek yemiştir. Bunun ardından yazıları değişmiştir. Gazetenin inandığı değerleri sürekli hedefe koyan birinin orada olması kendisi açısından da etik olmayacaktı. Ama hiçbir yazarın hiçbir kelimesine dokunulmamıştır. Tek hatam, yazısını yayınladıktan sonra işini son vermemek olmuştur." dedi.