20 YILDA SHOW TV'DEN KİMLER GELDİ,KİMLER GEÇTİ?
Ali Eyüboğlu,eski medya patronu Erol Aksoy'un Show TV'nin 20'nci yılında çıkacak kitap için kaleme aldığı yazısını kitap çıkmadan önce köşesinde yayınladı.
Yayın hayatında 20 yılı dolduran Show TV’nin yönetimi, bu süreci özetleyecek bir kitap çıkarmaya karar verdi.
Kanal yönetimi bir şekilde Show TV’yle yolu kesişmiş birçok insandan yazı istedi.
Söz konusu kitap çoktan basılmış olacaktı, ama gecikti.
Show TV’nin kurucusu ve eski sahibi Erol Aksoy’la karşılaştım bir davette.
Şov dünyasına dair sohbet ederken konu Show TV’nin 20’nci yılına gelince Aksoy, “20’nci yıl kitabı yapacaklarmış, o yüzden bir yazı istediler benden” dedi.
Ben de görüş istedikleri kitap çıkar çıkmaz büyük bir merakla yazısını okuyacağımı söyleyince de Aksoy, “O zamana kadar bekleme, mailini ver hemen göndereyim yazıyı sana” demesin mi?
Böyle bir teklife kayıtsız kalır mıyım?
E posta adresimi verdim ve birkaç saat sonra o yazı geldi.
Kurucusu ve eski patronu Erol Aksoy’un Show TV hakkında yazdıklarını okuyunca 20 yıl bir film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden.
Eminim benim gibi birçok insana “Vay be! Kimler nerelerden gelip, nerelere gitti” dedirtecek o yazısının özeti:
“Show TV’nin ilk yayını Paris dışındaki bir stüdyodan yapıldı.
İçerik radyo ve TV’de çok tecrübesi olan bir danışmandan geldi, ‘Aman haber yapma! Haberciler hem pahalıdır hem de başına iş açarlar, reyting de getirmezler’ dedi.
Sanki 20 sene sonrasının Türkiye’sini öngörüyormuş.
Önce anket, sonra yayın
Nitekim kanalın ismini de Show yani bir eğlence kanalına uygun seçtik.
Habere para akıtmadık, yalnızca slayt şeklinde soldan sağa gidip gelen fotoğraflar şeklinde günün özetini vermekle yetindik.
Bugün istatistik ve demografi okumadan medyacı olduğunu zannedenleri gördükçe şaşırıyorum. Yayına başlamadan önce 5 bin kişilik denekle hangi yaş gruplarına hitap edeceğimizi ve her bir yaş grubunun hangi sanatçıyı, müziği veya filmi tercih ettiğini araştırdık.
En başından medyacı değildim ama bu projede yanıma o zamanın en güçlü iki medyasını aldım. Show TV’nin yüzde 60’ı benim, yüzde 20’si Hürriyet ve yüzde 20’si de Sabah Grubu’nun oldu. Böylece tanıtım ve promosyon eksikliğimizi giderdik. Türkiye’nin en büyük iki gazetesi de ilk defa bu şekilde görsel medyaya ayak basmış oldular.
Bankacılar ne bilir bu işi?
Tecrübesini takdir ettiğimiz Nuri Çolakoğlu’nu aldık. Nuri, Faruk Bey’i (Bayhan) getirdi, kendisini hiç tanımıyordum, onunla da güzel bir beraberliğimiz oldu, uzun seneler dostluğumuz devam etti. Ekibin en başına da Güneri Bey’i (Cıvaoğlu) getirdik, sağ olsun yeni ve riskli bir işi kabul etti, Genel Müdür oldu. Yayından önce zannederim üç hafta boyunca bütün Amerika’yı dolaşıp en son yenilikleri gördü, getirdi.
TV’yi bilmeyen ama hesabı kuvvetli birçok arkadaşı bu sektöre kazandırdık. Leasing’den gelen Murat Saygı, mülkiye ve teftişten gelen İrfan Şahin gibi gençlerle hesabı iyi bilmenin yaratıcı olmaya hiç de mani olmadığını ispat ettik.
Show TV ve ekibinde başlayan genç üniversite mezunları bu disiplinli, takipçi ve her şeyin kayıt altına alındığı bir ortamda gelişerek bugün tüm medyada, ister TV, radyo, ister gazete, çok önemli yerlerde genel müdür veya genel müdür yardımcısı oldular.”