"20 ŞEHİT VAR AMA DEVLETİN TELEVİZYONU VUR PATLASIN ÇAL OYNASIN HAVASINDA"
Sabah'ın televizyon eleştirmeni Yüksel Aytuğ, isim vermeden TRT'yi yerin dibine batırdı..
Bırakın acımızı yaşayalım
Gaziantep kana bulanmış, dördü çocuk 10 vatandaşımızı yitirmişiz.
Uludere'de askerlerimizi taşıyan otobüs şarampole yuvarlanmış,
aslan gibi sekiz yiğidimizi kaybetmişiz. Her iki olayda da onlarca
yaralı... Ama gelin görün ki yas tutan, acı paylaşan pek az kişi
var.
En başından söyleyeyim; Galatasaray maçının ardından "10 şehit
vermişiz, üç puana mı sevinelim?" diyen Fatih Terim ile konserini
iptal eden Gülben Ergen'i alınlarından öpüyorum.
İÇİNİZ ACIMADI MI?
Kim ne derse desin, ben
'Ağlayıp da kalleş düşmanları güldürmeyelim' martavalına
inanmıyorum. Millet olmanın gereği, sevinçte de kederde de 'bir'
olmaktır. Acılar paylaştıkça azalır, sevgi bölüştükçe çoğalır.
Bugün iki olayda en az 100 ailenin evinde acı yaşanıyor.
Biz, sadece ölenlerin ismini biliyoruz.
Peki ya kolu, bacağı kopanlardan, derisi kavrulanlardan haberli
miyiz?
Hayır... Geçenlerde gazetemizin sağlık editörü Esra Tüzün, terör
olaylarından kurtulanların nasıl bir travma yaşadığını,
hayatlarının nasıl altüst olduğunu anlatan bir dizi röportaj
yayınladı.
Okuduğunuzda sizin de içiniz acımadı mı?
Artık ateş sadece düştüğü yeri yakmasın.
Hepimiz yanalım, hepimiz o alevi tenimizde, yüreğimizde hissedelim
ki karanlıklar çıksın aydınlığa...
SIKMAYIN KENDİNİZİ
Ağla şehit anası,
bacısı; sıkma kendini... Asker yolu gözlerken, elinde kınayla al
bayraklı tabuta sarılan gelin, ayakta duramayacak halinle göz
pınarlarını kurutmaya çabalarsan, asıl o zaman değer vermiş
olmayacak mısın kalleş teröristlere? Sanki biz şehitlerimizin
ardından ağlamadık diye mahcup olup da ellerini tetikten mi
çektiler? İnsanlıktan nasibini almamışlara neyin mesajını vermeye
çalışıyoruz ki?
Ağlayın, ağlayalım... Asıl, 20 şehidin ruhlarının göğe yükseldiği
gün, devletin televizyonunun müzik kanalında vur patlasın, çal
oynasın programlar yayınlandığında gülüyorlar bize...
Yüksel AYTUĞ / SABAH