1923 Cumhuriyeti ile hesaplaşma!.. Öcalan “Paradigma”dan neyi kastetti?..
Medyaradar analisti Atilla Akar, Abdullah Öcalan’ın mesajındaki “Yeni paradigma” kavramının içeriğini tartıştı…
Efendim; bazı kelimeler vardır. Bunlar çok janjanlıdırlar. Kulağa çok çarpıcı gelirler. “Vay be!..” dersiniz. Hele de entelektüel literatüre aşinalığınız varsa. Bu kelimeler adeta tartışmayı zınk diye keser ve hemen kendi ağırlığını ortama dayatır. “Adam böyle konuşuyorsa vardır bir bildiği” dersiniz. Sonrasında bu şık ve afili kavramın büyüsüne kapılır gidersiniz. İşte “Paradigma” da bunlardan biri.
Paradigmaya Güç Veren Kim?..
Şu günlerde ise çok popüler bir kelime. Böyle olmasını ise bizzat Abdullah Öcalan’a borçlu. Malum, Öcalan İmralı’dan yolladığı mesajlarında “Sayın Bahçeli'nin ve Sayın Erdoğan'ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim. Gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.” diyerek kavramı gündeme taşımıştı.
Burada tarafların kavramlara aynı anlamı yüklemeleri çok mühim. Yoksa ortam yeniden “Sağırlar diyaloğu” na döner. Ki zemin zaten çok müsait. Sözlerde dikkat çeken şu olsa gerek. Öcalan, “Sayın Bahçeli'nin ve Sayın Erdoğan'ın güç verdiği yeni paradigmaya” diyor. Yani topu onlara atıyor. (“En sonunda benim dediğim noktaya geldiler” gibi!) Kendisi bunu bilerek mi yapıyor, olmasını istediğini olan gibi mi görüyor, kendi sübjektif beklentisini karşı tarafa mı dikte ediyor yoksa öncesinde muhtemel bir bilgilendirme hatta anlaşma mı var bilmem. İnsan bu noktada “Hayırdır” diye sormadan edemiyor doğrusu. Taraflar acaba bize rol mü kesiyor?..
Bahçeli’nin Manidar Sözleri!..
Tam bu noktada biraz geriye gitmek gerekecektir. 2023 seçimlerinden hemen sonraya. Sayın Bahçeli ne anlamda kullandığı halen belli olmayan “Sır gibi” bir söz söyledi. İnsanı pirelendiren sözü kimileri “Saçmalama” gibi görse de öylesine söylenmiş değildi aslında; "Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez" Bu muammalı sözü bende çok düşündüm. Bahçeli niye böyle bir laf etti? Üstelik hayli tereddütlü bir şekilde. Belli ki tam ikna olmamış, huzursuz, şüpheleri var.
Bence bu sözün anlamı şimdi netleşiyor. Meğer Bahçeli birden bire çıkıp “Öcalan mecliste konuşsun” dememiş. Bu proje çoktandır raftaymış. Bu anlamda Suriye ile de ilk anlarda fazla ilgisi yok. (Ya da var o zaman Suriye’de projelendirilmiş demektir!) Bahçeli bu kadar çekinceli konuştuğuna göre projenin “Riskli” tarafları da mevcut. (“Kaş yapayım derken göz yarma” gibi!) Yoksa Türkiye durup dururken niye ve nasıl değişsin? O zaman derinlerden birileri ya Bahçeli’yi ikna ettiler ya da “Emir demiri keser” oldu!..
1923 Paradigması İle Hesaplaşma!..
O halde “Paradigma” joker bir kelimedir. İçini istediğin gibi doldur. Üzerine felsefi, epistemolojik, vb çok şey söylenebilir. Biz gene de basitten gidelim. Kökeninde “Örnek”, “numune” demektir. Kabaca eski ve artık geçersizleşen bir modelden yeni ve onu aşan daha üst bir modele geçmektir. (Bilhassa kavrama bilimsel açıdan Thomas Samuel Kuhn’un katkıları önemlidir) Paradigmayı herhangi bir kuram ya da ideolojiden ayıran benzersiz, eskisini aşkın oluşudur. Bilhassa kriz dönemleri yeni paradigmalar yaratır. Eskisine göre olağanüstü arayışlar ve hatta yıkımlara yol açar. Eski paradigmanın geçersizliğini ilan eder.
İşte Öcalan burada yarım ağız, utangaç bir şekilde de olsa eski paradigmanın (Modelin) yani 1923 cumhuriyetinin artık geçersizleştiğini, yerini yeni paradigmaya bırakmasının vaktinin geldiğini demeye getiriyor. Burada daha da açık söylersek 1923 cumhuriyeti kalıpları ile mevcut durumu sürdürmek mümkün değildir demek istiyor. Buralardan kendine alan açıyor.
2. Cumhuriyetçiliğin Radikal Uzantısı!..
Belli ki “Tek ulus” çatısı altındaki idari modelin artık geçersizleştiğini öne sürüyor. Yerine “Çoklu model”in oturtulması gerektiğini demeye getiriyor. Bu artık federalizm mi olur, anayasal güvencede yerinden yönetim zımbırtısı mı bilinmez. (Bağımsızlık sonraki aşamaya bırakılmış herhalde!) Lakin Öcalan’ın paradigmadan anladığı asıl bu olsa gerek. Belli ki gidişattan pek umutlu!..
Hiç şüphesiz burada Fikret Başkaya’nın “Paradigmanın iflası / Resmi İdeolojinin Eleştirisine Giriş” kitabından esinleme vardır. Başkaya, cumhuriyetin kuruluş felsefesinin artık geçersizleştiğini savunurken, PKK / Öcalan’da aynı şeyi savunur. Yerine Türklerin ve Kürtlerin ortak cumhuriyeti söylemi altında “Yeni bir Cumhuriyet” paradigması koymak gerekecektir. Bu “2. Cumhuriyetçi” bakışların radikal bir versiyonudur. Öcalan’ı heyecanlandıran gelişme budur!..
Öyle anlaşılıyor ki Öcalan’ın ne istediği zaten bellidir. (Silah bıraktırma çağrısını ancak bu paradigmayı kabul ettirirse yaptırır) Liderleri olarak PKK ideolojisinden bir sapma yoktur. Burada asıl önemli olan onun değil “Bizimkiler”in (?) paradigmadan ne anladıkları ya da anlamadıklarıdır. Çünkü her şey o algıya göre şekilleneceğe benzer. Bir an önce netleşseler de bizde bilsek!..
02. 01. 2025.