15 YIL O MANŞETLERİ ATTIKTAN SONRA; MASUM BİR TAVŞAN DA DEĞİLSİN!
Gazete Habertürk yazarı Umur Talu, Ertuğrul Özkök'e Hrant Dink olayından yüklendi...
Masum bir tavşan da değilsin!
ÖZGÜR Mumcu dün Radikal'de öyle içten yazmıştı ki "E. Özkök gazeteciliği"ni; uzatmaya gerek yok!
Yani, okumayabilirsiniz de!
Sonuçta artık bitmiş bir oyun...
Cılk erimiş kokmuş pasta...
Külün grisine kavuşmuş kömür karası...
Kabuğu kırık çürük yumurta...
Çoktan kopmuş kötü film!
Ama pis bir huy sürüyor:
Herkesi, her değeri kendi için kullanmak.
"Dink'in hedef gösterilmesi"nde, eskilerde polemiğe girmiş onca gazeteci sıralayıp "İpekçi, Mumcu, Emeç" gibi öldürülenleri kendine destek yapıp "Onlara yazanlar katil miydi? Ben de değilim" diyordu.
Tabii ki katil değil; doğrudan azmettirici değil; böyle bir suçlama ve yük; tarihin tüm zehri onun da üstüne yıkılamaz.
Fakat linç atmosferinin çok etkili konumda yönetmeniydi.
Bugünkü gibi, köşede sadece yazı yazsa, belki o kadar önemi yoktu.
Büyük bir kitle gazetesi yönetip manşet . belirlerken; insanları isim isim "Alçak... Hain..." diye kitle önüne attığında; onları zaten kuşatan atmosfer ile manevi, maddi şiddete gerekçe sağladığında, bu "polemik" değildir.
Uyanık Tavşan'ın, kendi gözü de dahil, gözümüzden kaçırmak istediği bu.
İmza attığın yazının sorumluluğu ve gerekirse utancı, pişmanlığı bir şeydir ama; büyük bir gazeteye attığın koca manşetin kışkırttığı linç atmosferi çok şeydir.
Çok pis, çok kirli, bazen çok kanlı bir şeydir!
Hatta şunu diyeyim:
Katil, hadi senin dediğin gibi "Bereli, öfkeli bir çocuk"; tek bir cinayet işliyor...
Ama cezaevi manşetlerinden infaz atmosferine; Ahmet Kaya'dan Dink'e... "Haber ve manşetler"in eli ve dili çok daha fazla kana bulaşabiliyor.
O yüzden; tamam haklısın; yeni yetmeler dahil, kimse sana "Katil, azmettirici" filan diyemez...
Ama 15 yıl o manşetleri attıktan sonra; masum bir tavşan da değilsin!
İstersen kendi kod adını yine kendin koy!
Lakin ölülerin yakasından bir düş artık!
UMUR TALU'NUN BUGÜNKÜ YAZISINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ