15 Kas 2017 19:49 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 18:44

15 Temmuz'da Orhanlı Gişeleri’ndeki olaylara ilişkin dava

- FETÖ'nün darbe girişiminde Tuzla Orhanlı Gişeleri ve Mehmetçik Vakfı'nda meydana gelen olaylarda 6 kişinin şehit edilmesi ve 42 kişinin yaralanmasına ilişkin 184'ü tutuklu 187 sanığın yargılanmasına devam edildi

İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Tuzla Orhanlı Gişeleri ve Mehmetçik Vakfı'nda meydana gelen olaylarda 6 kişinin şehit edilmesi ve 42 kişinin yaralanmasına ilişkin 184'ü tutuklu 187 sanığın yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan binadaki büyük salonda görülen duruşmada savunma yapan eski Yüzbaşı Hasan Durak, 15 Temmuz’da 65 kişi olarak sağduyularını koruduklarını belirterek, polisle iş birliği yaparak devlete ve millete hizmet ettiğini savundu.

Kamp koşullarının zorluğundan bahseden Durak, 15 Temmuz'un "terör ha bize geldi ha gelecek" denilen bir zamanda yaşandığını ileri sürdü.

Emirlerin sorgulamadan, sorgusuz, sualsiz yerine getirileceğini dile getiren Durak, 15 Temmuz akşamı saat 22.20 sıralarında içtima emri verildiğini ve bunun üzerine Emre Demirbilek’e emir vererek öğrencilere içtimayı bildirmesini söylediğini anlattı.

Ferhat Günay'ın içtimada "tatbikat" olacağını ve okula döneceklerini söylediğini kaydeden Durak, otobüse bindiklerini, birkaç öğrenciyi mermileri alması için gönderdiğini, mermilerin daha sonra öğrencilere dağıtıldığını ve otobüsün ışıklarının söndürülüp, perdelerinin çekildiğini aktardı.

Otobüste cep telefonuna baktığını ve haberlerde terör olaylarından bahsedildiğini savunan Durak, telefonunun sarjının az olması sebebiyle telefonunu harici bataryaya taktığını dile getirdi. Durak, otobüsle daha sonra okul yerine güvenli olması nedeniyle Sabiha Gökçen Havalimanı'na doğru gittiklerini iddia etti.

Orhanlı Gişeleri'ne geldiklerinde trafiğin içerisinde kaldıklarını, etraflarında tırlar ve otobüsler olduğunu, öndeki araçtaki öğrencilerin inmesi üzerine kendi otobüsündeki öğrencilerine de “inme” emrini verdiğini belirten Durak, "Otobüsten inince bir anda silah sesleri duyduk. Herkes silah seslerini duyar duymaz araçların arkasına saklandı. Ön ve sağ taraftan gelen mermiler araçlara çarpıyordu. Bir an şahsen terör örgütünün saldırısına uğradığımızı düşündüm. Bu sırada ateş eden harbiyelileri görmedim." şeklinde konuştu.

Sanık Durak, sıkıyönetim ve darbe emri almadığını, plan yapmadığını, suçun içine çekilmek istendiğini düşündüğünü iddia etti.

Olay tarihinde Filo Takım Komutanı olan Üsteğmen Ceyhun Özak da, kendisi hakkındaki suçlamaların tamamını reddettiğini, 1 yıl 4 aydır tutuklu bulunduğunu söyledi.

Askeri sınavlarda soru çalmadığını, ByLock, Eagle ve Kakao gibi programlar kullanmadığını ileri süren Özak, FETÖ'nün dershanelerine gitmediğini, 1 dolarının olmadığını, ev aramalarında hiçbir suç unsurunun bulunmadığını, katalogla evlenmediğini ve FETÖ'nün hayat tarzı ile düşünce sistemine aykırı olduğunu iddia etti.

Yalova Meydan Komutanlığı'nda 15 Temmuz'da kamp yaparken içtima emri verildiğini ve tatbikat yapılacağının söylendiğini savunan Özak, Binbaşı Ferhat Günay’a ne tatbikatı olduğunu sorduğunu bunun üzerine Günay’ın terör tehdidi olduğunu ve okula gideceklerini söylediğini öne sürdü.

Özak, "Ferhat Günay, bana hızlıca 'İsim listesi var mı?' diye sordu. Ben de ‘yok’ dedim. Bunun üzerine elimizdeki tüm mühimmatı alıp getirmemi söyledi. Ben de mühimmatları aldım, geldim. Otobüste öğrencilere dağıttık ve silahlarının emniyette tutmalarını sıkı sıkı tembihledim." diye konuştu.

Orhanlı Gişeleri'ne geldiklerinde trafiğin sıkıştığını, otobüsten indiklerini ve ateş altında kaldıklarını ileri süren Özak, Teğmen Emre Demirbilek’in çimenlik alanda yattığını gördüğünü ve onu alabilmek için caydırma amaçlı havaya ateş emri verdiğini savundu.

Daha sonra İETT otobüsüne bindiklerini ve kepçenin ters yönden hızlı bir şekilde geldiğini, kepçenin otobüsteki öğrencilere ve kendisine zarar verebileceğini düşündüğünü iddia eden Özak, "Bu yüzden kepçenin tekerine ateş açılması emrini verdim. Ateş açıldı ve teker patladı, araç durdu ve bir kişi indi, gitti." diye konuştu.

Eski Hava Harp Okulu öğrencisi tutuklu sanık Nimet Ecem Gönüllü, 15 Temmuz'da Yalova Meydan Komutanlığı'nda kampta bulunduğunu, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ve beraberindeki generallerin kampı ziyaret ettiğini ve geçtiğimiz yıllarda böyle bir ziyaretle karşılaşmadığını öne sürdü.

Kamptayken akşam saatlerinde içtima yapıldığını ve daha sonra otobüse binerek okula gittiklerini anlatan Gönüllü, olayda ölen Binbaşı Ferhat Günay'ın otobüste bir konuşma yaptığını ve TSK’nın yönetime el koyduğunu söylediğini, daha sonra otobüsten indiklerini ve silah sesleri gelmesi üzerine Teğmen Emre Demirbilek’in "yat" demesiyle yere yattığını kaydetti.

Yaklaşık 10 kişi olarak yolda trafik akarken yolun karşısına geçtiklerini öne süren Gönüllü, sabah olunca polislere sığındıkları ve gece boyunca sürekli üzerlerine ateş gelmesine rağmen hiç ateş etmediğini ileri sürdü.

Gönüllü, "Ferhat Günay darbe hakkında konuşmalar yaptı ama bize 'Kalkın darbe yapıyoruz' demedi. Bir bayanın darbeye dahil edildiği hiç görülmemiştir." dedi.

Eski Hava Harp Okulu öğrencisi tutuklu sanık Şüheda Sena Öğütalan da savunmasında, Tuzla Orhanlı Gişeleri’ne geldiklerinde otobüsten indiklerini, üzerilerine ateş edildiğini ve "yat" emriyle yere yattığını öne sürdü.

Silahı ve mermisi olmasına rağmen hiç ateş etmediğini ve kimseye de zarar vermediğini ileri süren Öğütalan, "Gecenin bir vakti bilmediğim bir yerde üzerimde üniformam varken nasıl gidebilirdim? Herkesi darbeci sanan halka kendimin öğrenci olduğunu nasıl anlatabilirdim?" ifadelerini kullandı.

Mahkeme, tüm sanıkların savunmasını tamamlayarak duruşmayı yarına erteledi.