16 Mayıs 2018 19:13 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 01:00

15 Temmuz'da Çengelköy ve Kuleli Askeri Lisesi'ndeki olaylara ilişkin dava

- FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, kapatılan Kuleli Askeri Lisesi, Vaniköy, Beykoz'da yaşananlar ve Çengelköy Polis Merkezi'nin işgali ile burada çıkan olaylarda 8 kişinin şehit edilmesine ilişkin 14'ü eski polis 117 sanığın yargılanmasına devam edildi

İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, kapatılan Kuleli Askeri Lisesi, Vaniköy, Beykoz'da yaşananlar ve Çengelköy Polis Merkezi'nin işgali ile burada çıkan olaylarda 8 kişinin şehit edilmesine ilişkin 14'ü eski polis 117 sanığın yargılandığı davada, sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi.

İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmada, tutuklu sanık polis Bayram Kurt savunmasını yaptı.

Kurt, olay günü Vahdettin Köşkü’ne göreve çıktıklarını, ancak orada çevik kuvvet polisi talebi olmadığının söylenmesi üzerine Çengelköy Polis Merkezi’ne geçtiklerini anlattı. Acil koduyla şubeye çağrıldıkları için yola çıktıklarını, kullanılan aracın eski bir çevik kuvvet aracı olduğu için rampadan çıkamadıklarını dile getiren Kurt, bunun üzerine Beykoz tarafına yöneldiklerini söyledi.

Sanık Kurt, Kuleli Askeri Lisesi istikametindeki yollarda askerler gördüklerini, askerlerin yolunu kestiklerini ve kendilerine silah çekip tekmelediğini ifade ederek, ‘’Nizamiyeye götürüldük, orada da silah çekildi bize. Albay Mürsel Çıkrıkçı, Beykoz Anadolu Yakası Sıkıyönetim Komutanı olduğunu, emniyetin de kendileriyle hareket ettiğini söyledi. Bize silah doğrultan 50 asker vardı. Hepsinin haberi vardı bu durumdan." dedi.

Başlarındaki polis şefinin şubeyi aradığını anlatan Kurt, "Çıkrıkçı şefimizin elinden telefonu aldı, kendi konuşmaya başladı. Sürekli bize karşı tehdit vardı. Çıkrıkçı, oradaki askerlere bizi gösterip 'hain' diyordu. 'Kaçarlarsa vuracaksınız’ diyordu. Tuğrul adlı arkadaşımızı kız arkadaşıyla konuştuğu için darbetti. Mürsel Çıkrıkçı delirmişti. Trafiğe bakmamız istendi, yürüyerek Çengelköy Karakolu’na baktık, kapısı kapalıydı. Yüzbaşı Mahmut Dağüstün, 'kapıları açın, sıkıyönetim ilan edildi' dedi. Esnaf toplandı, Dağüstün havaya sıktı, ben kendimi merdiven boşluğuna attım." ifadelerini kullandı.


- "Öldürmek için ateş edin"

Sanık Kurt, halkın sesleri gelmeye başlayınca, Mürsel Çıkrıkçı’nın rütbelilere "Öldürmek için ateş edin" diye emir verdiğini ve kendisinin oradan ayrılmak istediğini aktardı.

Kurt, kimseye kelepçe takmadığını, vatandaşa yardım ettiğini, askerler uzaklaşınca kendilerinin de kaçtıklarını, daha sonra askerleri gözaltına aldıklarını belirtti.

Sanıklardan Fatih Birinci de savunmasında, olay günü askerlerin içinde bulunduğu polis aracını durdurduğunu, askerlerin araçtan inen bütün polis memurlarına silah doğrulttuğunu, fişeklerinin ve şarjörlerinin toplanıp nizamiyeye götürüldüklerini söyledi.

Nizamiyede Albay Mürsel Çıkrıkçı’nın kendilerine konuşma yaptığını dile getiren sanık Birinci, ifadesine şöyle devam etti:

"Mürsel Çıkrıkçı bize, 'Beylerbeyi Beykoz sorumlusuyum. Sıkıyönetim kuralları geçerli, uymayanlar cezalandırılacaktır' dedi. Şefimiz komiseri arayınca Mürsel Çıkrıkçı telefonu aldı. 'Tamam müdürüm' deyip uzaklaştı. Tuğrul arkadaşımız telefonla konuştuğu için Mürsel Çıkrıkçı tarafından darbedildi, elleri kelepçelendi. Bizi ikişerli ve üçerli gruplara böldüler. Ben ana nizamiyeye yakındım, barikatların orada olan askerler havaya ateş açtılar. Ben de can korkusuyla istinat duvarının dibine attım kendimi. Elleri kelepçeli olan vatandaşların yanına oturdum. Askerlerle hiçbir konuşmam olmadı. Daha sonra bizi Vaniköy’e götürdüler. Halk gelmeye başlayınca bir arkadaşımızdan gaz atmasını istediler. 'Atmazsan biz ateş ederiz' dediler. Arkadaşımız da 2 tane gaz fişeği attı. Askerler daha sonra direk havaya ateş açmaya başladı. Kendimi arkaya attım, ateş sesleri kesildi. İlk ateş eden Erdal Kılınç’tı."

Birinci, sabaha karşı arkadaşlarının yanına gittiğini, daha sonra askerlerin yanlarından ayrıldıklarını belirterek, tahliyesini ve beraatını istedi.

Bir diğer sanık Mustafa Akar ise savunmasında, askerler tarafından alıkonulduklarını ve iddianamede yer alan "vatandaşları kelepçeleme" eyleminde bulunmadıklarını iddia etti.

Akar, kimseyi kelepçelemediklerini, aksine vatandaşlara yardım ettiklerini, Mürsel Çıkrıkçı’nın herkesi sürekli tehdit ettiğini öne sürerek, üzerine atılı suçlamaları reddettiğini belirtti.

Duruşma, yarına ertelendi.