+ 1 Mi, -1 Mi?
Bir aydır yurt dışındaydım. Uzun süredir ilk kez tatil yaptım. Bir ay boyunca ne gazete ne televizyon ne internet ne de telefon...
Üç-beş yılda bir kafam bozulunca böyle yaparım. Orhan Veli'nin dediği gibi, Gün olur, alır başımı giderim, Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda. Şu ada senin, bu ada benim, Yelkovan kuşlarının peşi sıra...
İşte yine öyle yaptım. Çok da iyi yapmışım, ruhum dinlendi...
Geçen cuma havaalanına iner inmez telefonumu bir açtım ki, aman Allah'ım onlarca cevapsız çağrı ve mesaj. Eve gelip bilgisayarımı açtım yüzlerce olay...
Ancak değişmeyen tek şey -değişime inat- medya olmuş. Medya yerinde saymış...
Yandaşı -bunca olaya rağmen- yine yandaş, paraleli yine paralel...
Medya deyince son yazımdan başlayayım söze. Hatırlayacağınız gibi, son yazımda muhalefet televizyon kanallarından söz etmiştim. Daha doğrusu Ulusal kanal ile +1'den...
Ben son yazımı yazıp yelkovan kuşlarının peşi sıra uzadıktan sonra medyaradar.com 'a o kadar telefon ve mail gelmiş ki anlatamam. (Ulusal Kanal'dan -parti disiplininden olsa gerek- pek birşey gelmemiş) +1'de durum, meğer benim anlattığımdan da vahimmiş...
Öncelikle son yazım bütün çalışanların dilindeymiş. Hepsi, Keskin Kalem, hislerimize tercüman oldu diyorlarmış.
Sonra problemlerini tek tek sıralamışlar:
1- Çalışanların çoğu asgari ücretin az üzerinde maaş alıyorlarmış...
2- Buna rağmen, maaşlar hiç bir zaman gününde ödenmiyormuş. Bırakın gününde ödemeyi. En az maaş alacağı olanın 2,5-3 aylık alacağı varmış. Hatta bazılarının geçen yıldan bile alacağı varmış.
3- Çalışanlarının SGK primleri asgari ücretten ödendiği için maaşların asgarisi bankaya yatıyor, diğer kısmı da elden ödeniyormuş. Sapla saman o kadar karışmış ki, çalışanların çoğu ne kadar alacakları olduğunu bile takip edemiyormuş...
4- Bütün bunlar yetmezmiş gibi, geçtiğimiz hafta servisler kaldırılmış. Şoförler işten çıkarılmış. Çalışanlar ve hatta konuklara kendi imkanlarınızla gelin diyorlarmış.
Çalışanlar, "Abi, kanal merkezi bir yerde olsa atlarız bir toplu taşım aracına geliriz. Ancak bu kuş uçmaz kervan geçmez yere nasıl gelelim? Zaten maaşlarımız ödenmiyor. Bu yoklukta, ekmek parası bulamazken, taksiye nasıl para yetiştirelim?
Üstelik bunu konuk olarak çağırdığımız kişilere nasıl söyleriz. Tarif ederken bile zorlandığımız yere nasıl kendi imkanlarınızla gelin deriz?" diyorlar. Haklılar da...
5- Tüm bu zorluklar ve imkansızlıklar nedeniyle, kanal'da her gün isyan, her gün iş yavaşlatma varmış...
6- Ve çalışanlar sessizce ve yavaş yavaş ayrılıyorlarmış. Geçenlerde montajcılar ayrılmış. Şu sıralar da ana kumanda, reji ve grafik servisi kazan kaldırmış. Onların da ayrılması an meselesiymiş. Yakında yayınımız, siyaha düşerse şaşırmayın diyorlarmış...
7- Bir umutla, gelen yöneticiler bile, 3-5 hafta içinde bezip gidiyormuş.
8- Bütün bunlar olurken, patronaj, "giden gider kalan sağlar bizimdir" mantığıyla çalışanlarını elde tutmaya çalışacağına kadrosuna yeni yöneticiler ve kerameti kendinden menkul danışmanlar alıyormuş.
9- Çalışanların yanı sıra, kanalın işleyişine ilişkin de maddi problemleri çokmuş. Şu kadarını söyleyeyim gerisini siz anlayın: Kanalın 3G kameralarını GSM paraları ödenmediği için çalışmıyor, internet bağlantıları ve hatta elektrikleri kesildi kesilecek durumdaymış...
10- Ve son olarak kanalda kimin ne iş yaptığı belli değilmiş. Anlatanların yalancısıyım, +1 TV, Teievizyonculuk deneyimi olmayan sözde yöneticiler, patronların gözdeleri ve tabi bir de "ben ekranlarda görüneyim de para almasam da olur" diye gelip giden medya maydonozları için ideal bir kanal olmuş. Uzun sözün kısası +1, - 1 ve hatta - 1000 olmuş...
Problemlerin hepsini yazmaya kalksam, sayfalarca tutar.... Sözlerimi, geçen yazımın sonunda söylediğim sözlerle bitiriyorum:
"Eyyy +1 TV Patronajı ya bu kanalı sat yada vur kilidi gitsin!"
KESKİN KALEM
Üç-beş yılda bir kafam bozulunca böyle yaparım. Orhan Veli'nin dediği gibi, Gün olur, alır başımı giderim, Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda. Şu ada senin, bu ada benim, Yelkovan kuşlarının peşi sıra...
İşte yine öyle yaptım. Çok da iyi yapmışım, ruhum dinlendi...
Geçen cuma havaalanına iner inmez telefonumu bir açtım ki, aman Allah'ım onlarca cevapsız çağrı ve mesaj. Eve gelip bilgisayarımı açtım yüzlerce olay...
Ancak değişmeyen tek şey -değişime inat- medya olmuş. Medya yerinde saymış...
Yandaşı -bunca olaya rağmen- yine yandaş, paraleli yine paralel...
Medya deyince son yazımdan başlayayım söze. Hatırlayacağınız gibi, son yazımda muhalefet televizyon kanallarından söz etmiştim. Daha doğrusu Ulusal kanal ile +1'den...
Ben son yazımı yazıp yelkovan kuşlarının peşi sıra uzadıktan sonra medyaradar.com 'a o kadar telefon ve mail gelmiş ki anlatamam. (Ulusal Kanal'dan -parti disiplininden olsa gerek- pek birşey gelmemiş) +1'de durum, meğer benim anlattığımdan da vahimmiş...
Öncelikle son yazım bütün çalışanların dilindeymiş. Hepsi, Keskin Kalem, hislerimize tercüman oldu diyorlarmış.
Sonra problemlerini tek tek sıralamışlar:
1- Çalışanların çoğu asgari ücretin az üzerinde maaş alıyorlarmış...
2- Buna rağmen, maaşlar hiç bir zaman gününde ödenmiyormuş. Bırakın gününde ödemeyi. En az maaş alacağı olanın 2,5-3 aylık alacağı varmış. Hatta bazılarının geçen yıldan bile alacağı varmış.
3- Çalışanlarının SGK primleri asgari ücretten ödendiği için maaşların asgarisi bankaya yatıyor, diğer kısmı da elden ödeniyormuş. Sapla saman o kadar karışmış ki, çalışanların çoğu ne kadar alacakları olduğunu bile takip edemiyormuş...
4- Bütün bunlar yetmezmiş gibi, geçtiğimiz hafta servisler kaldırılmış. Şoförler işten çıkarılmış. Çalışanlar ve hatta konuklara kendi imkanlarınızla gelin diyorlarmış.
Çalışanlar, "Abi, kanal merkezi bir yerde olsa atlarız bir toplu taşım aracına geliriz. Ancak bu kuş uçmaz kervan geçmez yere nasıl gelelim? Zaten maaşlarımız ödenmiyor. Bu yoklukta, ekmek parası bulamazken, taksiye nasıl para yetiştirelim?
Üstelik bunu konuk olarak çağırdığımız kişilere nasıl söyleriz. Tarif ederken bile zorlandığımız yere nasıl kendi imkanlarınızla gelin deriz?" diyorlar. Haklılar da...
5- Tüm bu zorluklar ve imkansızlıklar nedeniyle, kanal'da her gün isyan, her gün iş yavaşlatma varmış...
6- Ve çalışanlar sessizce ve yavaş yavaş ayrılıyorlarmış. Geçenlerde montajcılar ayrılmış. Şu sıralar da ana kumanda, reji ve grafik servisi kazan kaldırmış. Onların da ayrılması an meselesiymiş. Yakında yayınımız, siyaha düşerse şaşırmayın diyorlarmış...
7- Bir umutla, gelen yöneticiler bile, 3-5 hafta içinde bezip gidiyormuş.
8- Bütün bunlar olurken, patronaj, "giden gider kalan sağlar bizimdir" mantığıyla çalışanlarını elde tutmaya çalışacağına kadrosuna yeni yöneticiler ve kerameti kendinden menkul danışmanlar alıyormuş.
9- Çalışanların yanı sıra, kanalın işleyişine ilişkin de maddi problemleri çokmuş. Şu kadarını söyleyeyim gerisini siz anlayın: Kanalın 3G kameralarını GSM paraları ödenmediği için çalışmıyor, internet bağlantıları ve hatta elektrikleri kesildi kesilecek durumdaymış...
10- Ve son olarak kanalda kimin ne iş yaptığı belli değilmiş. Anlatanların yalancısıyım, +1 TV, Teievizyonculuk deneyimi olmayan sözde yöneticiler, patronların gözdeleri ve tabi bir de "ben ekranlarda görüneyim de para almasam da olur" diye gelip giden medya maydonozları için ideal bir kanal olmuş. Uzun sözün kısası +1, - 1 ve hatta - 1000 olmuş...
Problemlerin hepsini yazmaya kalksam, sayfalarca tutar.... Sözlerimi, geçen yazımın sonunda söylediğim sözlerle bitiriyorum:
"Eyyy +1 TV Patronajı ya bu kanalı sat yada vur kilidi gitsin!"
KESKİN KALEM